Kaldırım Çiçeği
Azra; kaldırım çiçeğim,
Kaldığı yerde gömülen kadınım,
Gömülünce sessiz kalanım...
Azra;
Seni koklayanlarda suç,
Sen sende değilken, seni alanlarda...
Canına ot tıkayanlarda.
Düştüğün yollar senin değildi ki..
Düştüğünde on beştin,
Kalktığın da kırk beş,
Çok para etmedi tenin,
Ruhun asiydi, hırçındı hep.
Kaldırımda kokan çiçeğim,
Burnumu tıkasam, duymaz mıyım?
Kesif kokular dibime düşmüş,
Dibim kendinden geçmiş,
Özrüm kabahatine yanmış..
Azra, hor gördüğüm kadınım,
Dişlidir karanlığın erkekleri,
Sıkmazsan ümüğünü, dürer defterini.
Şeytan üflemiştir ya kulağına adını;
Ne gözünün yaşına bakar,
Ne gönlününkine...
Bu şiir bir gerçek... Ki okudukça yakıyor insanın canını. Acıtıyor.
Kutlu-yorum günün incisini.
Filiz, senin yüreğinde umudun sesi var, bunu yazılarından da anlıyorum, o sesini hiç kaybetme. Dünya bir gün cehemnemi aratmazken bile, sen o sesinle cenneti yaşatırsın ve yaşarsın, ben buna inanırım hep.
Teşekkür ederim canım
Hep böyle kal
içinde harika bir tat vardı....karanlık kokulu ve tuzlu bir su gibi... .....ama içmeden de edilemez ya işte öyle bir duygu.... *****güzel şairenin güçlü kalemine sağlık.....dua ile Ayşe abla....
👍sabah uyandığında toprağa düşen çiy tanesi gibiydi.güzel ve doğru sözlerle vurgulamışsınız tebrikler arkadaşım.sevgiler...👍