Kalemim Çaresiz
Sıcak bir haziran akşamı
Bir adam oturuyor kaldırımda
Elinde bir ağaç parçası
Deşeliyor toprağı bir eli şakağında
Uzun, uzun dalıyor
Arada bir göz atıyor uzaklara
Daireler çiziyor büyükten küçüğe doğru
Gidiyordu
Sabrı azaldıkça daireler birbiri üstüne
Düğüm, düğüm ilmek, ilmek
Karmakarışık
Ne yazmak istediği belli değil
Gönül ile ağaç parçası arasında sır
Kim gelecekti uzak yollardan
Sevdiceği mi Askerden oğlu mu
Ya da markete bir şey ısmarladığı eşinin, evladının
Kapkaççının
Trafik canavarının
Veya mafyanın, (in)in ve cinin
Eline düşmeden, yakalanmadan evine
Sapasağlam dönmesine mi bekliyordu
Sırtı toprağa dayamaktan başka yeri olmayan
Serabına kandırıp giden dünyayı mı?
Belki de ev bunaltmıştı
Sokaklar daraltmıştı
Belki de cepte parası yok!
Neler vardı bin bir düğüm çiziklerinde
Her gün her yerden gam keder dolu gündemler mi?
Sırtına binen dünyanın bin türlü halinden
Televizyonların, gazetelerin
Acı, ihanet, ihtiras, vurdu kırdıları mı?
Çoluk çocuğunun eşinin bitmeyen istekleri mi?
Kimin resmini çizsin toprağa?
Şehidinin mi? Mengenesinde ezildiği dünyanın mı?
Yoksa erken gelen ihtiyarlık vasfına mı?
Her gün vurup kıran dizi kahramanlarını mı?
Dini, vicdanı sömüren bukalemunları mı?
Ve kime anlatsın bu derdini?
Gönül yaslayacak bir tek dost kalmamışsa
Kalemleri kırılmış birde yazdıkları
Su üstünde yüzüp gitmişse
Batmışsa bütün ümitleri güneşin ardından
Ve bir daha doğmamışsa tan yerinden
Dedim ki içimden iç çekerek
Yaz toprağa yaz dertlerini
Bir tek toprağa daya sırtını
Ağaç parçası olsun
Toprağa verdiğin sırların elçisi
Âşık Veysel' in kara toprağı
Benim sadık yârim
Bizi senden başkası paklamaz...
Ben de görsem düşünceli birini aklımdan binbir soru geçer,kimdir,nedir bu yüzünde ki endişe,kırgınlık..
Ne çok şey var insanı üzecek..
Güzel bir şiirdi..
Kutlarım..