Kalender
merdivenleri çıkar yaşlı adam
boynu bükük
adımlarını sayar
bastonunun izdüşümündeki pöti-kareli taşlar...
yalınlığı
yankılarını sürükler
büyüdükçe büyür gözleri
susar dili damağı
sakin oturur köşesine
gölgesi yamacında
anne masalı söyler
mırıldanır içinden
ama...
yalnızca içinden
terk ettiği şehirleri sayar durur
bıraktığı onca şeyden sonra
pişmanlık türküsü söyler
bağıra bağıra
ama içinden...
kırılır içinde kırlangıç kuşlarının kanatları
sarar durur
bir köşede sessiz
hep boynu bükük kalır
yedi veren güllere inat
aldırmaz artık
kalenderdir adı
alışkındır sureti asık aynada
almaya korkarım
bu son olsun
kıyamadıklarıma...
Md.