Kalın Siz
Adını anıyorum,
ya da kim bilir dudaklarımdan kanıyorum..
duyabiliyor musun?
Bir kulağından girip diğerinden çıkıyor mu yine sesim?
dur nereye?
yoksa gidiyor musun?
Peki..
Hava soğuk, keskin,
bileklerimi kesecek kadar keskin,
çizerim size bileklerimden bir yol, oradan kanata kanata gidersiniz..
olmaz mı?
giderken sizi geçirmek istiyorum, olmaz mı?
Hem istediğiniz olur, benden gitmiş olursunuz..
ve biraz zaman geçer istediğin iz oluverir bileklerimde, geçer..
eminim geçer..
Şimdi siz,
hipotek altına alıp düşlerimi gidin..
kızımız demiştik,
onunda adını alıp, adım adım gidin..
Neyse durun!
sinirlenip öfkelendim yine, unutun söylediklerimi, affedin..
Gitmeyi bir asillik olarak görmeyin,
gitmek sadece acizliktir, düşünün,
gitmek bitmek değildir durun!
O gitmek dediğimiz şey yeniden başlamaktır her şeye,
yalnızlığa,
sessizliğe,
kimsesizliğe..
O yüzden gitmeyin,
durun!
kalın siz..
Bu gitmek dediğimiz olay, gücün bittiği andır.
kalmaya direnecek gücün olmayışıdır.
Gitmeyin,
güçlüsünüz hala,
kalın siz..
Annenizin sözünü bir kez daha bizim için dinleyin,
sofrada yarım bıraktığınız bir parça ekmek gibi kalmıştır,
kalbinizde bize hissettiğiniz sevgi..
onu bitirmeden gitmeyin...
durun!
biraz daha kalın, gitmeyin..