Kalu Belanın Öncesine
kırılan dalların yaprakların rengi sarı
ruhun da yok paspas bezinden bir farkı
alıp ta beni duvara vursaydın bari
daha çok hora geçecekti belki...
elimde değil ki eyvallah diyeyim
gönlü yaralanmış bir kuş gibiyim
sanki elin de sapan hedefte kalbim
gözlerini yummuş gibi sevgim...
asılan acılar göz yaşlarıma cephanelik
mutluluk denen şey çoktan evlere şenlik
gel gidelim dedin de sanki gitmedik
belki buydu umuttan kopan tek güzellik...
hayata bir çerçeve çizdim gülmüyor yüzü
sönecek gibi değil yine de yüreğin közü
dertler diz boyu kahırda yarışma koçu
velhasıl ne etsem de olmuyorlar bir türlü taburcu...
bugünün ertesinin yarın olduğunu bilsem de
ne faydası var yoklar vedisinin sensizliğine
bekliyorum essin de bir yel rüzgarın sessizliğin de
alsın beni götürsün kalu belanın öncesine...
(Berlin,24.07.2015)
aşk kurşunu sapana benzemez.uyuşturur insanı şiirdeki gibi.yaraların kapanması dileğiyle.kutlarım