Kapısı Çalınmayan Ayrılıklar
Zaman diye başlayan bütün cümleleri
İdam ediyordum gözlerimde
Pişmanlıklarım kadar düşüyordum dehlizlerine
Suskun bir fon müziği gibiydi gözlerim
Anlatılanı anlamayan öğrenci misali
Bütün suçu öğretmeye çalışana atıyordum
Bilinmeyen bir denklem değildi aslında
Bilinen her şeyi yapsam da
Kaybetmek gibi
Onca yıldan sonra bütün alfabe düşmandı bana
Hangi harfe tutunsam
Bağırır ,çağırır
Sessizce küfürler dizerdi bana
Yanı başımda oturan saatler eski bir tanıdık misali
Yüzüme vuruyordu
Konuşuyordu ...
Susuyordu ...
Ama
Hiç terk etmiyordu
Ön sözüne bakılarak yargılanan kitap gibiyim
Tek cümlemde idam ediliyordum
Bütün kelimelerime ipotek koyulmuştu
Yalnızlığa bürünmüş soğuk gecelerin
Hırkasını giymiş dervişi gibi hissediyordum
Yalnızlığı mı harcıyordum
Bitiremiyordum
Aslında sen gelsen ben yağmur olup düşerdim saçlarına
Senin gözlerine açardım bütün sabahları
Kahve fallarında kısmetim sen nasibin ben olayım derdim
Bütün secdelerini sana yapmış bir şairin
Alkollü şiiri idim
Ben şimdi cennetten yalnız kovulmuş gibiyim
Oysa beraber işlemiştik bütün günahları
Sen giderken gözlerimde küskün matemler
Çalınmamış kapılar bıraktın
Oysa Kalbime düşün ilk cemreydi gözlerin
Dudaklarında öğrenmiştim ilk öpüşmenin günahını
Saçlarına dolamıştım bütün kaderi
Oysa bütün alfabe hüküm giydi senden yana
Hangi harfe tutunsam tutsaklık , özgürlüğü çalınmış düş kırıklığı
Sessiz bir şarkısın şimdi , bilinenlerin aksine
Bilmeye bilmeye ayrılık besteledin işte ...
...
..
.