Kara Elli Mustafa
On üç yaşındaydı Mustafa
Daha göreceği çok şey vardı hayatta
Yedinci sınıfa gidiyordu umutlarıyla
Elleriyle kalem tutuyordu yarınlara.
Sabah okula giderken
Annesinin önüne koyduğu üç beş zeytinle
Koca bir ekmeği katık ediyordu
Midesinden ziyade yüreğine.
Okul bitti mi koşuyordu evine
Koşmalıydı kara elli Mustafa
Çocuk yüreğine ağır gelen yaşama
Tutunmalıydı boyacı sandığıyla.
Babasını kaybettikten sonra ona kalmıştı
Geçim derdiyle yüz yüze gelmek.
Evine üç beş kuruş götürmek isteğiyle,
Alıyordu eline pullarla süslenmiş boyacı sandığını.
Utana sıkıla o kara elleriyle
Fırçalıyordu sandığın üstüne konan
Okulda giydiği yırtık ayakkabılarına benzemeyen
Ekmeğine katık parası olacak ayakkabıları.
İnadına okuyordu Mustafa
Kara yazgısını mavi düşleriyle boyamak için.
Okumalıydı kara elli Mustafa
Çünkü anacığı gurur duymalıydı onunla.
Yorgun dönmüştü evine Mustafa.
Daha bitirilecek çok ödevi vardı .
Gazete kaplı defter ve kitabını,
Koydu eskimeye yüz tutmuş masaya.
Öğretmen olacaktı kara elli Mustafa
Bu hayalle gömüldü yer yatağına.
Gözleri takıldı Yusuf'un atıldığı kuyuya benzer
Umutlarını bağladığı boyacı sandığına.
güzel bşr şiir👍👍👍
umutlarını bağladığı boyacı sandığına ,tek kelimeyle harika👍👍👍
Şiirinizi okurken daldım gittim uzaklarıma doğru... sanki Mustafa bülent olmalıydı ya da bülent'ti gerçekten. Hayatımdan izler taşıyan bu güzel şiri ve şairini kutluyorum. Sayrı ve sevgilerimle..