Kara Elmas ...kara Hüzün...
'Günaydın' dedi baba
'Günün aydın olsun' çocuk
Selamladı kuşu, börtü böceği
Gülümsedi güneş sıcaklığında
İçi kıpır kıpır oldu.
Yorulacaktı, siyaha dönecekti yüzü ama
Aydınlanacaktı yüreği,
Aydınlanacaktı yerin yüzlerce metre altı
Ellerinde emeğin bembeyaz nasırları
Çiçek olup açacaktı
Kardelen misali.
Ekmek aslanın ağzındaydı.
Ve bekliyordu dişlerini bileyen maden ocağı
Ekmek kavgasıydı kapıya dayanan
Ne evlat dinlerdi ne ana ne yar.
Sürecekti kavgası
Su gibi aziz, ekmek kadar mübarek.
Elinde kazma, başında baret
Ferhat olup delecekti dağı taşı
Belki su değildi getirdiği Şirin için ama
Sımsıcak bir kıştı yüzünde is olan
Fakir sobasında tutuşmaya hazır.
Ekmek aslanın ağzındaydı, hatta midesinde...
Ve bekliyordu dişlerini bileyen maden ocağı.
Derin bir nefes çekti gök mavisinden
Bir çift turna yuva yaptı yüreğine
Son kez bakarcasına hasretle
Uçuşan güvercinlerin kanadında serinledi
Yüzü hüzünlü türkülere mesken oldu
Uzaktan leylim ley diye inleyen bir ezginin soluğu
Ekmek aslanın ağzındaydı, hatta midesinde...
Ve bekliyordu dişlerini bileyen maden ocağı.
Kol kola indiler karanlığın bağrına
Kader yoldaşı olmuşlardı ekmek kavgasında
Başlarındaki fersiz fenerle
Önce kırdılar karanlığını tek gözlü devin
Bağrındaki hazineye dikilmişti gözleri
Dev uykudaydı başta
Uyandı ve kükredi birden.
Oynadı yer yerinden
Ve bin yürek kafesinden.
Ateş kül etti düştüğü yeri.
Karalar bağladı kardelenler,
Turnalar göğe küstü.
Ekmek aslanın ağzındaydı, hatta midesinde...
Ve yutmuştu artık umudun cellâdı maden ocağı.
Dev susmuştu, kesilmişti gür sesi
Niceleri gibi yutmuştu bir avuç nefesi
Nefeslerinde yüklü yaşamanın hevesi
Son kez 'YAŞAMAK' dedi ve indi göğüs kafesi
Ekmek aslanın ağzındaydı, hatta midesinde...
Ve bekliyordu şimdi yanık bağırlı ana kucağı.
Ey sevdası için dağları kalbura çeviren Ferhat!
Ellerin avuçlasın yine gürzünü
Bu kez yanık bağırlı analar için
Sevdası Leyla'yı kıskandıracak nazlı yar için
Buğday benizli bebeler için
Vur Allah aşkına!
İndir gürzünü bağrına dağın taşın...
Yeşersin yeniden bütün umutlar...
Ağlamasın çocuklar...
Ey feryadımın toprağı maden ocağı
Soldurdun yine bin bir güllü kucağı
Sen de ocaktın ama söndü yine bir garibin ocağı
Sustur artık içimdeki yavrucağı
Tırmalıyor, kanatıyor içimi...
Sedat Aydın
20 Mayıs 2010
"Zonguldak'taki Türkiye Taş Kömürü Kurumu'na ait maden ocağında 17 Mayıs 2010 tarihinde meydana gelen patlamada hayatını yitiren 30 maden işçisine, ailelerine ve daha önce hayatını kaybetmiş tüm maden emekçilerine ithafen... "
kutlarım sizi bu duygu yüklü anlamlı sözlerinizden ötürü...
yüreğinize sağlık...
tebrikler sedat hocam,
söyleyecek söz yok, mükemmel!
Bütün Madenci Şehit ailelerine Allah Sabır Versin. Mekanları Cennet Olsun...
Çok zor çok... Böyle acıya dayanmak çok zor... :(
Kutlarım duyarlılığını, keşke yöneticilerimiz de senin ondabirin kadar duyarlı olabilseler, maden ocağı yangelip yatma yeri demeye getirmeseler, belki bunlar yaşanmazdı. duyarllığın kadar şiirin de güzeldi. Saygılarımla.
😭Acı ve hüzün dolu bir şiir,hayatın gerçeklerinden biri,umarım bir daha böyle bir şiir yazılmak zorunda kalınmaz....😭Ellerine sağlık...