Kara Emine2
yalçın kayaların,
susuz toprakların,
ıssız diyarların,
sarı sıcakların,
çelimsiz rüzgarların,
velhasıl, karadağların kara adamı kara Emine...
doğuştan yetim, nasipten yoksul,
öğünden uzak, dünden aç,
kör iğne, ipliğe muhtaç,
lakin,
gönlü dünayayı doyuracak kadar tok kara adam.
açlığa, tokluğa,
varlığa, yokluğa,
yağmura, ayaza,
bahara, yaza,
çoğa, aza,
bir kuru lokması nasip olana, olmayana,
günahsız dilinden,
erenler lisanıyla,
çocuk yakarışlı dualar eder,
çatlak toprakların ayaz yüzlü adamı...
kötülüklere sabreder,
beddua da bilmezdi rahmetli,
yalnız ekşimiş, dil burkan kükremiş ayrana,
birde eskimiş çarıklara hayır demezdi,
hoş, sağlam çarığı da olmazdı ya garibin,
siyah kıl şalvar ki,
kırk yamalı kara bohça,
her çalı çekişinde, bin ah işit...
sıvazlanmış kıl çoraplar şalvar üstünde efeler gibi,
dizine kadar çift kıl ıltarla çapraz bağlanmış altı yok çarıklar ki, sahibinden mutlu,
katran yağı, zift, reçine, deri kokusu ve daha ne varsa...
hangi yürekli kanına susamış sinek konarmış Emine dayımın çarığına,
işte, mağrur dağlar dize gelir Kara Emine'nin önünde...
Yoklukların ortağı,
çilelerin paydaşı,
gariplerin garibi,
elinin ulağı, sofranın eleği,
yetim Pintiğin cılız bedeni de düşer ya toprağa,
çaresizlerin çaresizi,
muhtaçların muhtacıdır Kara Emine,
kala kala kuru bir baş kalmıştır avuçları arasında,
ah bir evlat olsaydı,
kötülerin kötüsü de olsa,
canından bir can, bir evlat...
nefesi çıkmadan bedeni düşer,
tanıdık bir merdiven altına,
yırtık yarım kara bir çuldur yine dünya malı,
emaneti sağlamına teslim etme vaktidir ya şimdi,
şüküründe ötesinedir yakarışlar,
ve bir yudum ekşi ayran ikramıdır kurtuluşun adı,
taketsiz dudakların son arzusu yerini bulmalı elbet,
ayaz bir kış günü terk eder nefesi kurumuş bedenini,
bilen olmaz ecel ne vakit çalmıştır, olmayan kapısını,
öemi de yoktur işin aslı, aslı olmayan hayatı gibi...
dünya malı kalmamıştır Kara Eminenin kalmasına da,
son bir tas soğuk çorbası kalmıştır, kaşığına uzanamadığı,
ne vakit konulduğu bilinmeyen ayak ucuna,
ve bir de nesilden nesile taşınan "Kara Emine yatağı"
"Kara Emine yatağı",
rahmetlinin can yoldaşı Pintik ile çulunu serip,
başını koyduğu bir taş dibi,
işin aslı, ne yatağı vardır, ne de yorganı,
lakin buralar böyle bilinir,
"Kara Eminenin Yatağı"
rahmetli bilmez belki ama,
herkez bilir ki, şu fani dünyada bıraktığı miras bir yatağı vardır,
hemde hiç eskimeyen,
üstelik yüreği gibi kocaman bir yatak,
bazen hoş seda,
bazen efsane gibi...
"Kara Emine yatağı"
Not:
Iltar:Keçi kılından bükülen ve deri çarıkların ayaktan çıkmaması için dize kadar ayak bileğine bağlanmasında kullanılan siyah ip.
nefesi çıkmadan bedeni düşer, tanıdık bir merdiven altına, yırtık yarım kara bir çuldur yine dünya malı,
Kaleminiz var olsun efendim. Gönül sesinizi beğeniyle okudum. Saygılar
Kara bahtım kem talihim taşa bassam iz olur/ Keçi kılı eğdirdin mi şal kuşağa yüz olur..:) Kalemine sağlık selamlarım!👍😙
Anadolu'dan değişik bir kişilik Kara Emine ve Can Kardeşin kaleminde hayat bulmuş yeniden. Yoksulluk ya da zenginlik pek de bir önemi yok adam gibi adam olmak önemli olan. Doğrusu da bu olsa gerek. Selamlar sevgiler...👍
doğuştan yetim, nasipten yoksul, öğünden uzak, dünden aç, kör iğne, ipliğe muhtaç, lakin, gönlü dünyayı doyuracak kadar tok kara adam.
Bu bölümü tebessüm ederek okudum doğrusu neden mi tebessüm ettim kara Emine sanki benim erkek versiyonumdu işte buna güldüm 🙂
seriye kaldığımız yerden devam etmek Kara Emineyi biraz daha yakından tanımak güzeldi.
serinin bir başka bölümünde buluşmak dileklerimle kutlarım Can bey elleriniz dert görmesin selamlar.
ibretle okudum ilki gibi şiirin öyküsünü edip yüreğinize sağlık hemşehrim...