Karaib Korsanları mı
Biri baskın yapmış bir gemiye adamlarıyla, almış kaçırmışlar uçsuz bucaksız bir ıssıza!
Yasaklamış yolculara konuşmayı, yazmayı, türkü söylemeyi, gülmeyi…
Çökmüş korsanlar, Ali Baba ve Kırk Haramiler ve Karaib’ liler geminin ümüğüne..
O biri çekmiş saplamış hançerini geminin kalbine!
Saplamakla kalmamış, kıvırtır ha bire durmadan sağa sola hançerinin ucunu.
Ölsün istiyor hain, ölsün üzerinde yaşadığı geminin..!
Ali Baba ve Kırk Haramiler ve Karaib’ liler her biri bir yandan başlamışlar yağmaya.
Yolculara vurup kırmaya, aşağılamaya, hakarete, öldürmeye, teker teker soymaya..
O gemi nasıl gemi ki direği kırılmış, kalbi burulmuş, kan revan içinde?!.
Küpeştesi çatlamış, su alıyor kıçından, bel vermiş ortasından başı dönmüş.
Çarklar dönmüyor, dişliler kırık, motorlar peşi sıra yanıyor…
Yapılanlara dayanamıyor, ağlıyor, yaş döküyor gözlerinden.
O gemi nasıl gemi ki bunca yıkıma karşı direniyor, dayanıyor?
Gece karanlık, deniz ıssız, yıldızlar sessiz.
Tam da korsanların ganimet ortamı…
Kan ağlar için için gemi!
Kilitlenmiş dümeni.
Yoktur yön vereni, süreni.
Kayar mı bir yıldız?
Ağlar mı bulutlar?!
Çıkar mı fırtına, bora?
Çakar mı bir şimşek?
Düşer mi yıldırım?
Bir işaret fişeğine bakar kurtuluş!
Yer yarılır, fışkırır sular, rüzgar ulur …
Depremler, gelgitler, süprüntüler, çekilmeler…
Ne yiğitler var o gemide, ne cengaverler, dürüstler…
Yediği çanağa pisleyen hainlere inat ne vefalılar..
Uzak değil kara, hemen şuracıkta.
Bir kulaç boyu uzaklıkta..!
Vız gelir korsanların soygunu, ihaneti, zilleti, ganimeti.
Bir işaret fişeğine bakar kurtuluş!
Neden olmasın!?
Umut kesilmez doğacak günden!
Gün doğmadan neler doğar!