Karanlık

Eskimiş cümlelerin içerisinden çıkartıyorum paslı kelimeleri
tek tek saplamak için vücuduna,
acı için, acıtmak için...

Eğer dinliyorsan söylediklerimi, düşünme başka hiçbir şey
ve nefes alıyorsan bir yerlerde,
tut nefesini...
elimi hiç tutmadığın kadar, sıkı tut nefesini...

Avuçlarımı açtım şimdi bir yağmur damlası yakalamak için,
diz çöktüm dua etmek için...
ya da nasıl anlatsam,
avuçlarımı açtım, içindeki kiri temizlemek için,
ayaklarım koptu, dizlerimin üzerine düştüm...
hepsi bu...

Ellerimi kıpırdattım, nabızlarım azalıp biterken...
ağzımı açtım, kanlar akıp dilimden giderken...
bir şeyler demek istedim,
belki dur, belki gitme
ama ne gücüm yetti, ne de dilim vardı, diline...
daha fazla konuşamıyorum, dudaklarım dikişli artık,
dilim acılı, dişlerim kırık dökük, ellerim buruşmuş...

Anlatmak istiyorum, söylemek istiyorum ama olmuyor..
Neden sevemedin demiyorum,
diyemiyorum soluğumu kesiyor cümleler,
ve kesildikçe soluğum, nefes almayı bırak, seni çekemiyorum içime...

Diyebilsek keşke...

Birisi doğarken, birisi ölür bir yerlerde
ve sen, bırak doğmayı, yaşarken bile öldürüyorsun birilerini...
işte bu yüzden, doğduğum günü sevemiyorum ben...

Neden sevemedin demiyorum,
diyemiyorum sesim ulaşamıyor gittiğin yerlere,
ve ulaşamadıkça sesim,
neden sevemedin diye sormayı bırak, adını söyleyemiyorum...

Diyebilsek keşke her şeyi bir kenara bırakıp...

Aramıza koyduğun noktadan iki tane daha ekleyebilsek,
pes edebilsek,
bitti diyebilsek,
bu son desek,
son nefes, son cümle, son yutkunuş...
bu son desek,
son bir şans...
son bir şans...

Diyebilsek her şeyi göze alıp...

Gözümüzü alabilsek, gözlerinden...
kanımız çekilse,
içimiz ürperse,
kalplerimiz daha yavaş çarpsa,
boğazımızdan hırıltılar çıksa,
bu son desek,
son nefes...
son nefes...

Diyebilsek keşke, bak bu son nefes,
ve çekip içimize kokunu, ölebilsek doğduğumuz gün...
diyebilsek keşke, sen hala benimsin diye...

Şimdi hızla uçurumdan düşen bir ceset düşün...
artık önemli olan hayat değil, yere çakılma anı benim için...
dilimizdeki acı geçse, dudaklarımızdaki dikişler alınsa
son kez konuşabilsek, diyebilsek ya,
keşke sevmeseydik bu kadar,
daha çok, daha fazla sevebilseydik diye...

"kokunu içimize çekip ölmekten çok,
yaşamak isteyecek kadar çok..."

Diyemedik hiç birini...

Ve şimdi, yaşamak için yaktığım
mum
söndü...
çocukken oynadığımız oyundaki gibi...

25 Mayıs 2013 71 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    elimi hiç tutmadığın kadar, sıkı tut nefesini,

    Belki de hepimizin sıcak birer ele ihtiyacımız vardır onur hayatı hakkıyla yaşayabilmek için,,