Karanlık Mavi
Aydınlığı ağan gökyüzü karnıyla uyanır
Yüzümün bulanık sükutu
Tam vaktidir mavinin
Ağır ağır...
Gece
Pencerelere yaklaşan gölgeye
Düşler usulca bırakır güzelliğini
Sular kırmızı bir çiçektir
Yol üstü aynaların ezber özlemine
Irmakların ağzını çeviren tay bedenine kalkan ağaçlar yalnızlığın örtüsü
Her bakışım kocaman susma biçimi
Ayaklarımda kül zaman
Üşüyen hüzünlerin kıyı korkularıyla toplar
En soylu sessizliği..
Issızlığın ocağına inen yıldızlar
Buğulu bahçe
Dilimde ışıyan yorgunluğun kiraz çiçekleri
Bir yerdeyim
Gökyüzü ve içini çeken denizle Haykırıyorum boşluğu
Ki,
Sonsuzluğun güneşle gevrediği
Sözcük lekesi göğsüm
Tüm renklerin ayaklanmaya hazır Savrukluğu içim
Şimdi tüller ağır
Pencereler karanlık bir mavi
Suskunluğun yağmur sızdaran gecesine
Nerede kalmıştık
Gelirken düşürdüğüm kelimeleri hatırlıyorum
Çoğalmasın diye ötekiler
Sakladığım kıyametler
Biliyorum,
Rüzgarın ellerinde hiçbir şey yok
Soluk bir ay’dan başka