Kardan Adam Erimekten Korkmayan
Eriyen kardan adamı izlemek gibi,
acıklı bir filmin sonuydu hüzünlü yitişin...
Kanadı kırılan minik serçeyi,
düşünmekti yokluğun, başlangıcı bitişin...
Bir varsın bir yoksun, yokken de hep var,
damarımda kan yerine dolaşıyorsun...
Morgda kalmış o soğuk bedeni sarar,
çaresiz kollarımda anlamsız bakıyorsun...
Nasıl da çocuk, nasıl tutkulu,
kelebek kalbim atar oyuncak...
Uykusuz gözlerim yorgun buğulu,
göğsünde uyuya kalırım ancak...
Yüreğim köksüz yitik sarmaşık,
dallarım kurumuş, topraklarında susuz...
Beynimin en ücra yeri bile karmaşık,
palyaço ağlıyor ve de çok mutsuz...
Uyanıyorum ama rüyadayım şaşkın,
bakamıyorum artık kırdığım aynalara...
Sonu yok bu azgın, yüzsüz telaşın,
sitemim sadece seni çalan yıllara...
Her saat ateş ateş sinemi yakan,
gözlerimi dağlayıp kör eden ihtiyar...
Kansız damarımda zehir olup da akan,
ayrılığın mevsimi vuslat sonbahar...
Dinliyorum sensizliğin iç acıtan feryadını,
bedenim ruhuma haram, uzakken sana...
Dayanacak bir parçam bile kalmadığını,
anlatıyorum beni hiç anlamayanlara...
Kadınım...Dallarımdan kopup giden yaprağım,
Günbegün kalbim ölmüyor mu nasılsa...
Güneş doğdu kızıllandı toprağım,
O eriyen kardan adam ben miyim yoksa...
Şiirnizi keyifle okudum.👍
Ve Şiirkolik Ailesine hoş geldiniz
paylaşım ve şiirle çoğalmak dileğimle
Sevgi ve saygılar.