Kardan Atlar Çekiyor Buzdan Tabutları

ben daima...;
çocukların her yerde aynı sesle ağladığına
mahcubiyetin masumiyetten geldiğine
ağaçlar eşit, kuşlar eşit, otlar eşit diye...
insanların eşitliğine inandım
.
hiç olmazsa hüsn-ü adâptandır diye...
açlıktan boğazı örümcek bağlamış bebekler kefene belenirken
vicdanlar sızlar da...tıka-basa doyulmaz sandım
.
sapanıyla taş atan hiç bir çocuğu...
yalınayak kaçarken...kurşun vurmaz sandım
çocuklara ölümü hiç yakıştıramadım ...!

birileri...;
can bildikleri...
canı canandan almak
cellâdı olmak için...mahkeme-i kübra'yı kurmuşlar
önce kadın bedenlerini...
kirlenmiş her hissin yurdu saymışlar
sonra da günahkâr kadınlığın kefareti deyip...
katli vacipte karar kılmışlar
.
cehennemi hep onlara...cenneti hep kendilerine alan
yaşamayı haram...ölümü helâl kılan
ya töre ya da koca infazıyla...tüm güvercinleri vurmuşlar
.
ak kefene sarıp gelinlik yerine
kardan atların çektiği...buzdan tabutlara koymuşlar
kadınlara ölümü hiç yakıştıramadım ...!

bazen vatan...
bazen bir gaye-yi hayâl uğruna
kardeş kardeşi vurmuş...
insan insanı boğmuş insan kanında
henüz bıyığı terlememiş bir oğul getirmişler bembeyaz kefeniyle...
elleri ayakları yok...
'kurşun yarası ...kızıl karanfil gibi açmış alnında' *
delikanlılara ölümü hiç yakıştıramadım...!
.
hiroşima ne ki...
bütün gönderip...
parçaları gelen oğlu yerine ölmek isteyen ana yüreğinin yanında
düşündüm...!
şu deniz hangi ananın göz yaşı...bu insan çölünün ortasında
analara ölümü hiç yakıştıramadım ...!

taş plak değil ki yürek ...gramofon iğnesi acıtmasın
fakat acıyı ne bıçak keser...
ne ceset tadar...ne de terazi tartarmış
yüreğimde yeşerterek büyüttüğüm ey vicdan...!
ben hep sana sarıldım
göz yaşım kan kırmızı...hangi dilde ağlasam şimdi
neye tutundumsa kırıldı...neye inandımsa yanıldım

anladım...;
çiçek yetişmezmiş kanda
tüm savaşlar yaşamak için yapılsa da
kimse tahtından indirememiş ölümü...her mezar bir varın sonuymuş
günde beş değil...
beş yüz kere secdeye yatsam ne çıkar
meğer hayat...
tüm cevapları yanlış beş şıklı bir soruymuş
.
bilirim...;
her şair...
kalemini yüreğine bansa da
şiirini kırk karatlık elmas sansa da
dokuz-nokta-ikilik deprem ne ki...
şiirler şair cesetleriyle doluymuş
şairlere ölümü hiç yakıştıramadım ...!
.
ölüm bana alıştı da...
ben kendimi ölüme alıştıramadım...!
üç-beş karış boşluğu doldurma değilmiş
ölümü hiç kimseye yakıştıramadım...!
hiç kimseye yakıştıramadım...!
hiç kimseye...!
...
..
.
1987

*Büyük Usta Nazım'dan

tahsin özmen, bez bebekler de üşür, çatım&baskı yay,ank,2006

01 Aralık 2011 66 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (3)
  • 13 yıl önce

    👍beğenerek okudum,fakat doğmak nasıl varsa günü saati anı vakti geldiğinde ölmek de var.Ölümün bile güzeli var,hayırlısı var. ne olursan ol,ot ağaç,çocuk,kadın erkek,şair ya da makamın ne makamıysa gelip bulacak bizi,son nefesi iman ile vermek mesele

  • 13 yıl önce

    sapanıyla taş atan hiç bir çocuğu... yalınayak kaçarken...kurşun vurmaz sandım çocuklara ölümü hiç yakıştıramadım ...!

    Vurucu cümleler güzel bir şiir kutlarım...

  • 13 yıl önce

    manidar...

    keyifle okudum.

    sevgiler.