Kargaşa
Keşmekeş duygular arasında yarı uyanık gözlerimi aralıyorum,
dört tarafı ağlamaklı cam kırıklarıyla duvarları süslemiş
odanın yüzüne doğruluyorum.
Göz kapaklarım bütün insanlığın kederini
taşıyormuşcasına ağır, yüklü.
Duvarda asılı çatlamış, iki yüz parçaya ayrılmaya yüz tutmuş
aynaya yürüyorum hızlı adımlarla,
bu sabah kime uyandığımı yüzüme patlasın diye
demeyeli beliriyorum önünde.
Her bir parçasında ayrı suç mahali, yol haritaları çiziyor yüzümün merkezine
bu gözler, bu dudaklar, nerdeyim ben!
Ben değilim bu, bir konuşan portre parçaların çoğunluğunda.
Alnımı secdeye götürürcesine bir kayaya toslar gibi patlatıyorum
bu yalancı aynayı, bin parçaya dağılıyor,
yağıyor yağmur taneleri gibi çiy çiy
ilintili birbiri ardı sıra sarılan parkenin üstüne.
Bu sabaha böyle doğmam belliydi düşlerin yenilgisinden,
gece sustuğum isyandan,
kelimeleri ardı ardına bulutlara serptiğim bir türlü yağdıramadığım
içimin itiraflarından, yıldızların sönüp gecenin süsüne gam vurmasından..
Kabullenemiyorum, yalın ayak koşuyorum dışarı,
kalabalığın arasında yeni bir ayna satan dükkan arıyor
en kırılmaz olanını en dürüst olanını bağırıyorum
is tutmuş şehrin uğultulu çığlıklarının arasında.
deli diyorlar alnıma yapışan ayna parçalarında
kendi yansımalarını gören boş bakışlar, deliriyorlar..
Emeğinize ve Yüreğinize sağlık kardeşim.