Karıma Mektuplar 1
Dut mevsimiydi zaman,
Ten rüzgara hasret,
Toprak suya,
Ben sana...
Avare dolandı zaman ayaklarıma,
Tökezledim,
yuvarlandım ayaklarına,
Bir el uzatanım olmadı,
Kalkamadım epey zaman...
Yıldızlı gökkubenin altında,
Temmuz sıcağında,
Pencerenin perdesi aralandı bir zaman,
Ay çehrenin ışığı doldu evrene
O küçücük perdenin kenarından...
Yine kalem yine kağıt,
Yine sen...
Şair oluyorum bu gece,
Ergen cümlelerim kalınlaşıyor,
Yine seni kırıyorum,
Bi türlü aşkımızı olgunlaştıramıyorum...
Özünde öyle derin bir sevda ki
Laciverti en koyu, enparlak tonu,
Güneş sarısı, gün yeşili...
Papatyanın beyazı
Tan siyahı,
Kan kırmızı aramızdaki sızı,...
Uğruna yaktığım gemiler,
Yandığım onca ateş,
Ve daha nice engeller...
Bi cümlenle tarumar olur onca zillet...
Elleri köy küçüğü,
Ten Çukurova pamuğu,
Gözleri kömür karası
Ay dilberim...
Ben sana gönül verdim,
Sana aşığım.. .
Ne olur anla,
Bi inat uğruna
Böğrüme hançer atma!
Nafile anlamaz gafil!
Telli duvaklı gelinim.,
Karım, karıcım..
Sana neden gülüm der bu dil?
Kaf dağın ardından
Gül kokun alır, soluk alırım.,
Nedir bu bendeki acizlik?
İki tomurcuğumuz varken,
Hıdırellezde çözülen para kesesi gibi,
Çözüyorsun beni dalından...
Anladım ki artık
Yürek sancısı bu bendeki,
İflah olmaz artık,
Ruhum seninle kirlendi,
Bedenim;
ölmeden kefenlendi...