Karınca Duası
keçi patikası gibi gülüşün
sağımda solumda böğürtlen çalılıkları
dere kenarında su yılanları
evde hal uykusuzluk pınarı içip duruyorum
sundurmada telaşlı beklemeler
eski uygarlıkların çer çöp olmuş hayalleri
ne yapsam düşmüyorlar yakamdan
iklim soluk renklere gebe
yine de tuvalin benzi gülümsetiyor
ressamın hayata gülmeyen yüzünü
gökkuşağı bulamayacak amma
az kaldı ebegümeci ile madımak toplamaya
her hevese bir bulut çiziyor tek nefeslik
her buluta iki kırlangıç kanadı aslı yok
o şeyh mi kovdu tövbe kapısından
ben mi yok yere alındım da kaçtım can evimden
çileye sabrı öğretecekken dile umudu
el etek öpmeye bile razıyken kapı aralıklarında
garibim öyle bir derde düştü ki tam sopalık
döndüm sırtımı gittim el elde baş başta
eşeğe semerim tek başıma her derdimi çekerim
asıl şiir yazabiliyor musun onu söyle
saklı kentler var içimde ayak basılmamış
boğazımda bir yanma ve açlıktan acı su
artık direnemez bilirim konuşur hissiz duvar
geceye oturup gül üflüyorum gamzelerine
yersiz yurtsuz kamış muştular veriyor halden
gel diyenlerin ellerine hayatın sırrını vereyim mi
dili unutulmuş milletlerin karınca duasıdır şiir
geceye oturup gül üflüyorum gamzelerine ... Şair öyle güzel giydiriyorsunuz ki kelimeleri hayran olmamak elde değil kalbi tebriklerimle çokça