Karınca Hali
Kapıların ötesini araladı yüzümüze çarpan rüzgar
nasibini arayan karınca yol aldı bir adım daha
kara bir gecede kararınca yola düştü sevda şahidi ay
fırtınadan önceki sessizlik dinle hayatın tamamı sensizlik
madde de senmişsin mana da gerisi bir tutam ot
saç baş yolduran ızdırap güllerini de kurutur bu gidişle
huzuruna yol bulmada telaşlı gönlüm iki gözüm hünkarım
ne zaman aşk deseler sonsuzluk gelir aklıma ve çekik güvercin kanatları
hayra yorulan rüyalarda uyur muyum uyanık mıyım bilmeden
atlas bir sedirde bağdaş kurmuş oturuyorsun yalnızca nur’sun
ah mesafesizlik çilesi seni bana getirmesinde neylesin
ufuk çizgisinden uzaklaşıyorum her tespih tanesi bir adım sonsuzluğa
yetimler sana ağlıyor taşla doldurulmuş kuyuların başlarında
susuzluk unutuluyor zamanla susuyorum ketum her mısra
dudaklara çarpıyor şükür yok tek kir aman’a O ne güzel vekildir
kaptan hayatın dümenini kır artık zamansız olsun bu sefer
netice rüyalarımdan uyanmak da istemiyorum çünkü hep sen varsın
dön de Eyüp’te bir sabah sahibine aç kuşlar uyanışa kanat çırpsın
dilimi anlamazsın ondan sustum başka bir hal gördün eyvallah
dönmen ise kendine vefasızlık gidenler dönmemeli sebep olan yansın
gizliyi açığı bilen savurduğu yaprakların düştüğü yeride bilir
mülkün sahibine inat girilmez cennete hele çatık kaş hiç oralı değil
toplama zahmet etme eğilme bükülme sarf-ı nazar ettim aşktan
ko iki cihan nazlansın kıyamete kıymeti aldığı yol kadardır karıncanın
ne vakit aşk düşer yüreğinin yamaçlarına
oradan düşsün bir dağcı bir şehidin son bakışlarına