Karşılıksız Bir Aşka Dair
‎"hep mutsuz olacağız" diyordu bayan,
ellerini adamın ellerinden kaçırıp;
hep mutsuz ediyordu adamı...
adam, gözlerini onun gözlerinden ayırmadan
durmaksızın ikna etmeye çalışıyordu bayanı, karşılıksız sevdasına
bayan, adama parmağındaki yüzüğü gösterip
başkasına ait olduğunu ima edercesine, soğuk bakışlar atıyordu
ve adam üşüyordu,
titriyordu,
yitiriyordu...
adam üşüyordu,
çünkü bayan, "adamı sevmiyordu"...
***
bir filme senaryo olabilecek bütün kurguları
sahne arkasından çalıp, gözler önüne seriyordu aşk
çoğunlukla dram düşüyordu paylarına
ve kısacık mutluluklar bağlanıyordu buruk elvedalara,
bazen bir "elveda" bile çok görülüyordu böylesine aşklarda,
öylece gidiliyordu,
bitmesine bile müsade edilmiyordu;
kalıyordu,
kanatılıyordu,
kanıyordu terkedilmiş duygular...
***
"seni hep özleyeceğim" diyordu adam,
göğüs kafesini sıkıştırıp nabızlarına vuran
ve iliklerine kadar işleyen bir kaybetmişliğin ağırlığıyla,
gözlerine bakıyordu bayanın...
artık yapacağı hiçbir şey kalmamıştı,
ne şiirlerde, ne şarkılarda, ne de filmlerde
adam sevdiğini, daha önce sokaklarına adımını atmadığı
kahpe bir kentin orta yerinde kaybediyordu,
bayan gidiyordu,
ardına bile dönüp bakmadan...
kalıyordu,
kanatılıyordu,
kanıyordu adam,
çünkü bayan, "gidiyordu"...
***
bazen sevmek yetmiyordu,
bir de üstüne kaybetmek gerekiyordu böylesine aşklarda,
yalnızlık bir son değil,
trajedik bir başlangıçtı oluyordu yaşanılacak acılara...
ve bazen gitmek hiç yetmiyordu,
götürmüyordu her şeyi ardından,
tüm acıtan, acıyan ne varsa bırakılıyordu öylece...
***
zaman geçiyordu aradan,
çok zaman...
***
adam yakıyordu sigarasını,
hikayenin orta yerinde bir yerde,
sonra paketi uzatıp bayana "içmez misin?" diye soruyordu...
bayan "hayır, bir iki yudum sigarandan alırım" diyordu...
yıllar geçmişti üstünden, tanışmalarının
ve dudakları,
sadece bir sigaranın ucunda birleşiyordu...
böyle bir hatıra beliriyordu...
kalıyordu,
kanatılıyordu,
kanıyordu adam, her nefes alış-verişinde....