Kaşar-nâme
Saat sarkacı gibi bir sağa, bir de sola saparım
Gözetmem helâl mi-haram mı, alır heybeme sokarım
Sağdığım ineğin sütüne bolcana suyumu da katarım
Demem bir kez: "Yetim veyâ öksüz!" hemen kakarım
Ayda-yılda icrâ ederim, üç-beş rek'at namaz
O da kul hakkından ötürü, nedense göğe ağmaz
Kırkı birden fırıldar tilkilerin kafamda, yorulmaz
Taşkafa lâikimdir, benden hesab-kitab sorulmaz
Beynime kelepçe vurdurup veririm, el oğluna kirâya
İflah olmaz yalanlarla tahrîk ederim, el kızını zinâya
Görmez olur ziyâyı, zinânın tozuyla âlûde gözlerim
Bilmez artık revâyı, riyânın sosuyla âlüfte sözlerim...
Nekeslikte yoktur Billah, misl-ü menendim
Ama dileyene, ribâ ile borç verilir efendim
Tenkîdmiş, takrîzmiş, hiç kaldıramam küserim
Gayri benden ne selâm, ne kelâm, acımam keserim
İtim dahi dışkı ile beslenirken, fâhirdir sadâkatte
Ben ki "Ahsen-i takvîm" üzreyim, mâhirim ihânette
Şeytan yatar, benim sarıklı cübbemin altında,
İşim olmaz aslâ, Yûnuslar'un, Rûmi'lerin dergâhında
Yavûz Hân'ın saltanatına hep kem gözle bakmışım
Ne idüğü bilinmez bir Şâh'ın meşâlesini yakmışım
Kalp hazır olmayınca meğer, aklımın tahtası noksan
Düşer elbet sekiz adım gitmeden, eğer kafama soksan...
Hayyamvâri, ben de şarabın eskisini severim
Ekseriyetle de ramazanda cumâları içerim
İftar vakti girmeden, kalkıp bir de cigara yakarım
Erişemediğim harmanı mı? Onu da zekâtıma sayarım
Nerde şarab nerde rakı var, orda fecirleri cemlerim
Öğlen uyanır uyanmaz, kafayı da bir güzel demlerim
Siâyet işlerinde mahâretim, fevkalâde çoktur
İnâyet dersen, o taraklarda hiç bezim yoktur
Zâlimin zulmüne karşı güttüğüm kiyâsetimdir mudârâ
Lâkin, mazlûmun hâmiyetine yoktur, riyâsetim Hudârâ
Bana dokunmayan yılana kırk değil, bin yıl ömür biçerim
Cennet kabûl etmezse, cehenneme t..... sallar da girerim...