Kaybetmeler Hükümranı
- l -
hiç haz etmem şubattan
şubat bu
taş plağa kakılmış
kulağı kemiren
tiz ve cızırtılı alaturka şarkı kıvamında
odun sobasında demlenmiş
sıcak ıhlamur dışında sevilesi yanı yok yani
belki biraz da tarhana
bana sorsanız
kış değil
kahır mevsimi demeli
en büyük acımı doğarken yaşamışım çünkü
sonrası bugün işte
belki de bundandır kışları sevmemem
en çok da annem acı çekmiştir şubatta
beni doğururken
işte o gün bugündür
ölüm haberi nakleden
pulsuz mektup zarfı gibi
acı taşırım elden ele
dilden dile
kendi içimde
- ll -
insan bir kere doğarmış
sonraki her yeniden doğuşu
yeni yenilgileri müjdelermiş
budur hayatın öğrettiği bana
ellerimle dokuduğum
dokunup boynuma geçirdikçe
dokusunu yitiren urganımı
kemer yapmış beline
sürünerek hicrete çıkmış
yolunu bilmeyen salyangoz misali
çürüyüp giden bir ruh benimkisi
- lll -
keşke çerçi olaydım diyorum kimi
kimi sırtımda bohçayla köy köy gezip
gerçekleşmeyen hayallerimi ikram edebileydim insanlara
kimi sahipsiz yaylalarda ateş yakıp
karacalarla laflayaydım
oysa
başka diyarda dünyaya itilmiş
İstanbul'da bir kaideye mıhlanmış
ama İstanbullu olamamış
güvercinlerin pislediği heykel gibi
cehennem iştirakçisi günah keçisinin tekiyim
yalnızlığımın bile içini çeke çeke ağladığı şu halimle
nereye gidersem gideyim
ne varsa elimde bir tarafta
uzaktan sevdiğim kadının
kalbime nakşedilmiş bakışı gelir sadece yanımda
ki bir yere gidebilmiş de değilim hâlâ
ölüm sonrası senaryolar kadar ütopik
yaşarken olanlar kadar sıradan
yerini yadırgamayan düğmeler gibi
karanlıkta ışık gören kedi misali
apışıp kalmışım tünediğim hayata
- lV -
ben
doğdu doğalı
yanlış kişileri sevme ustası
ümidini sırtlanlara yem etmiş
nabzını ulaşılmaz sevdaya denklemiş
sararmış sarmaşık cesetlerini kefen bilmiş
seyyah maraz kıskacında kalan kavruk kaderi
seyyanen her anına taksim edilmiş
düşleri mazgallardan akıp giden
devrik bir kaybetmeler hükümranı
son sözünü söyleyemeden yığılan ağaçlar
son isteği sorulmadan dökülen yapraklar
kendisinin bile farkına varmadan
gölgemi sırtından vuran güneş ışığı gibi
kimsesiz
sırtı
leşçillerin mesken tuttuğu
bıçak yarası tarlası
hışmı iniltiden ibaret
ihtişamı geceyle kısırlaştırılmış
Emeğinize kaleminize sağlık hocam dokunaklı bir şiir okudum tebrik ederim saygılarımla selamlar
Tebrikler değerli kaleme...
"ki bir yere gidebilmiş de değilim hâlâ" Bende onca senedir Ankaradan kaçma derdindeyim ama hala Ankaradayım Uğur:(( Henüz gidemesem de Tebdili mekanda ferahlık vardır sözüne inananlardanım. Başka bir şehre gidince derdimin, tasamın azalacağına inanıyorum. İmkan var ise sende bir şehir seç kendine. Bazı dertler dünyanın diğer ucuna gitsen de gelir peşinden ama çoğunu gözü basmaz uzun yolculuğa:)) Selamlar
Kendini ne kötüledin durdun be adaşım:) azıcık pozitif yahu... Sende bu kadar değilsindir diye umaraktan, şiirini tebrik ediyorum... Satılar da ciddi kelimeler mevcut ve sağlam bastı yine yerine... Tebrik ederim, sağlıcakla kal emi...