Kaybettik Ellerimizi
Ne olurdu hiç kurumasaydı yolumuzun üzerindeki sevgi ağaçları,
Her bahar erguvanlar açsaydı, el ele yürürken gözlerimizde,
Ne olurdu hep yağsaydı o Nisan yağmurları,
Umut damlaları ıslatsaydı saçlarımızı,
Özgürlüğü koklasaydık ıslanan topraktan doya doya
Ve huzur solusaydık gökyüzünün o sonsuz mavisinden.
Umut, özgürlük ve huzur da olsaydı sevgini yaşattığım o kutsal yerimde;
Ne olurdu, ellerin yine sıcak kalsaydı ellerimde..
Palette renkler karışmış, fırça yolunu şaşırmış, tablo perişan.
O ağlayan kadının gözyaşları neden kırmızı?
Ya ağaca asılmış adam? Kendi yüreğini mi ilmiklemiş boynuna?
Ağaçların ardına sinmiş o çirkin şey, yoksa şeytan mı?
Güneş hiç simsiyah olur mu, delirmiş mi bu ressam?
Gözlerimiz mi yanlış görüyor, yoksa üşüyen ellerimizde mi günah?
Keşke, ellerin yine sıcak olsaydı ellerimde...Âhh...
Bir masa, üzerinde iki çay bardağı, şiirler dökülmüş, masa ıslak,
Bir yanda bir kadın, seven, fakat sevilmeyi beceremiyen,
Karşısında bir adam; gözlerini kaybetmiş kadının gözlerinde,
Elleri değiyor birbirine, bir napoliten şarkı sesi geliyor derinden
Ve son sevgi kırıntıları dökülürken ısınan ellerinden,
Bir ümitle kalkıyorlar yerlerinden,
O sevgi kırıntılarını toplayıp
Elele gidecekler...Heyhat! Elleri kayıp...