Kayıp Ülkenin Aşıkları
Kayıp ülkenin kayıp iki aşıklarıydık biz,
Dalgaların hunharca kıyıya vurduğu sevgiydik biz,
Denizlerde dolaşan pusulasız bir gemi,
Silahsız, savunmasız, yenik iki savaşçıydık.
Kanatları kırık birer melektik,
Birimiz cennet bekçisi,
Birimiz cehennem nöbetçisi.
Kayıp ülkenin kayıp aşıklarıydık,
Sen ışıktın, saf benliğinle,
Ben karanlıktım, zifirinin timsaliyle,
Aşkın esaretinde kilitlenmiş iki mahkumduk.
Günahı tenimizde,
Sevabı kalbimizde bulmuştuk,
Lanetlenmiş iki ruh, bir beden gibi.
Tüm gözler üzerimize doğru hedeflenmiş,
Kurşun yarası gibi bakışlar, yüreğimizde,
Bitmez tükenmez bir figanın sesi dilimizde,
Günahın koridorlarında yürüyorduk yapayalnız.
Gözlerimizde keder yağmurları,
Yanaklarımız toprak misali ıslak,
Yeşeren çiçekler değil, acının ta kendisi.
Aşkın en imkansızı yazılmış kaderimize,
Mevsimlerden ise 'güz' bağışlanmış bize,
Solan yaprak emsali, çürütüyor ömür bedenimizi,
Sen ışıklar arasında bir gölge, ben karanlıktaki ateş.
Kayıp ülkenin günahkar aşıklarıydık biz,
Seni bana, beni sana mühürlediler,
Kilidimiz ise, lanetin nefesinden geliyordu.
Melekler bile sırt çevirmiş,
İlahi bir beddua var tenimizde,
Sen bana yasak, ben sana lanet,
Aşkımız ise her ikisinin arasında bir masumiyet.
Aşkı bulup da kaybedenlere, buldum sanıp da yanılanlara ve aşkın kendisine ithaf ediyorum bu şiiri...