Kehânetnâme
Bugün; Kasım çökmüş dudaklarına ve "Aralığı" soğuğuna gebe öpüşlerinin.
Dudağımın kelâmına kurulmuş dudakların yoktu.
Çünkü çoktu sustuğum.
Ağır bir essizliğin izinden, kayıtsızca ekliyordu zaman hissizliğimi.
Kaç talan miktârıysa tahammülü bir itmenin;
öyle bir bitmenin eşiğine kundaklanmıştım kollarından .
Düzleminde bozuk kurulmuş bir denklemin en kayıp paydasıyım.
Gözlerin bölüştürdükçe artanlarını;
ben kalanlarımdan her defâ yenil/en/dim.
Kaybı sızdıkça nefesinin koynuma;
Boynumda tenlerce sustuğum fâhişe intikamlar s/oluyor;
Sızıma yenik elvedâ açmazında çoğaltılmış senlerce pişmanlık. .
Issız kehânetlerine aldanırken s/uçsuzluğum;
yakın, parmak uçlarından kaçıyor sessizliğinin.
Ve t/êsiri paramparça aldanışlara kesirleniyor.
Teşekkür ederim Nigâr Hanım! Aslında o ilk iki mısra 1 - 2 senelik bir eskizden. Mânâyı yakalamayı başarmışsınız. Teşekkürler 😊
özellikle girişi çok güzeldi , aralığın çağrışımı 👍
kaleminize sağlık