Kelebek Misali
Baktı ki yazacak bir şeyi yok
Küstü kalemim
Çağırsa yorgun, gelmeye mecali yok
Harfler, kelimeler ve hecelerin
Sustu öylece malum
Bakışlar, o gözler
Bir değil, kırk mevsim geçse dahi
Gelmeyecek baharlar
Ellerimizle diktiğimiz anıtların
Taşlandığını gördük hayâsızca
Toprak denen ana'da küstü
Bereket tanrısı değil
Ne idüğü belirsiz başka bir şey üredi
Yaktı, yıktı, yok etti yalnızca
Bu yüzden kırıldı kalem
Bu yüzden döküldü uçurumdan aşağı
Kelimeler, sözler
Bahar kokulu bakışların yerini
Kıyamete benzer bir hal aldı
Cehennemi
Bir uçtan, bir uca
Keşke çiçek olsaydık
Veyahut esip giden bir yel
Dikenli bir gül
Yâda yol
Uçsuz, bucaksız dümdüz
Ah keşke'de
Kelebek misali olsaydı ömrümüz
Uçabilseydik rengârenk desenlerimizle
Hali vakti yerinde olanların
İnsanlığa dair bir sorunu yok
Göbeğini kaşır
Cukkasını doldurur
Sen sağ, ben selamet
Ve arada tutulur gider
Yalan rüzgârlarına
Bir şölen
Kutlanıyor şimdilerde
Çanakkale'den böyle böyle
Geldik işte bu günlere
İnsan olmak,
İnsan olarak kalmak
Şöyle dursun
Yıllarca yaşamakta
Ötede olsun
Yedi günün sonunda ölmek vardı amma
Kelebek olsak ne iyiydi.