Kemancı Hüseyin
İçmediği zamanlarda ne iyi adamdı
Keman çalardı akşamları meyhanede
Sene dokuzyüz yetmiş altı
Beyaz bir kedi ile gelmişti mahalleye
Bir de keman vardı elinde
Akşamları dut ağacının altında yatardı
Dut gibi sarhoş, içinde saklıydı ahı
Vardı aslında o vakitler evi barkı.
Gitmezdi nedense
Kemanına sarılıp yatarken
Patlatırdı bir şarkı
Bu da gelir bu da geçer ağlama
Neydi geçecek olan söylemezdi hiç
Gündüzleri neşeliydi ağlamazdı
Ama geceleri dut ağacının kuytusunda
Aynı serzenişle
Aynı şarkı gelirdi kulağıma
Bu da gelir bu da geçer ağlama
Yıllar geçti ne o dut ağacı kaldı
Ne o kemancılı meyhane
Şimdi ne zaman bassa efkar
Kemancı Hüseyin gelir aklıma
Ve teselli eder o sarhoş sesiyle
Bu da gelir bu da geçer ağlama...
ne kemancı hüseyinler var... çok hoş ve güzel saygılar