Kemereye Sıkışmış Düşler
gemi adamları
pazarcılar ve çöpçüler için
muşambadan
bir dünyadır yağmur
yahut çadır altında
üşüten bir zulüm
zalim bir hükümdar gülüşü
hepsi hepsi bu tırtıl
mutluysan
seke seke gidersin
oysa rahmetin tecellisidir
karada kanadından
süzülüp giden her kuşun
kursağında bir yaşam düşü
unutma bırakıp gidenler
asla dönmez sevgilim
pencerelerden bakma
tonoz binalardan gök yüzü
görünmez çünkü
aşk dört duvara sığmaz
denizde yıldızlar
birer çakmak taşı şavkıması
yön bulma telaşında insan
lakin kırık pusula eğri dümen
geçen ömür hep bu günden
üstelik ekşi üzümlerin
tadındadır hep mazi
ben ise ellerimle boğduğum
rakıların mimarıyım
saki olan düşünsün payını
otomobil farları ne komik
yeni günün ilk ışıklarıdır onlar
bilebildiğim ilk sahtekarlık
sonra yüzünde bir gülümsemeyle
geliveren o ferah aydınlık
kargalar siyah martılar beyaz
kediler hep ama hep aç
kadınlar sözünü bitirdiğinde
bilirim ki kainatım
yalnızca şiire muhtaç
sancak tarafında kara gözüktü kaptan
'' iskele alabanda ''
Eyvallah Şaire de şiire de