Kemik Beyazı
Ayaklarımın ucundan düştü
Ölü çocukluğum.
Beni kendisizliğimden toparla!
Çöl hâlâ kalbini arıyor Cana!
Ve hiçbir cesedin
Çöl ayak sularında açılan bir bedeni yok.
Sürreyya'nın ayak tırnaklarında
Bütün deliler hiçliğin hırkası.
Orada rivayet sandalına binip
Son top model kuşunun
Yeni satın alındığı söylentisine gittim.
Ertesi günün içinden geçen
Hapishane annesinin yüreğine binerek.
Gösterişli dudaklarında
Gri bir kelebek dövmesi taşıyor.
Ve bin bir rüya dövmesiyle yola çıkıyor.
Yolun aortsuz teflerine yetişemeyenler
Tüm delilik yırtık yaftalarına
Açılmayan taş kapılarda
Akılsız ordu korosundan kaçamayanlardır.
Süreyya kaltağının bluzu üzerinde dururlar.
Gece kadar en uzun elbise
İroni geçişidir Süreyya.
Gönül kulübesinin taş kapılarında
Yangına su olmaya koşan Adem’in gözyaşılarından
Suçlu vicdanın tutsakları olarak diriltildiler.
Duy beni kalbimle!
Hıçkırıracak açan mor okyanuslarımın
Çığlık atarak koşan ölü atların kalplerinden.
Sessizliğimin ölü atışları
Kemik beyazı ellerimde çiçek açmaz.
Süreyya kaltağının cehennem gemisinde
Korku sellerine düşen ve çarpan şeffaf ruhlar
Körlerle yüz yüze.
Abı insan sesleri
Yalnız sessiz mezarlardır.
Vardiya nöbetçilerinin ruhları için
Bataklık güllerinde siyah açan çığlık;
Küçük bir sığınma evi.
Haydut aşkı Cana için
Henüz yeşermemiş bir kınaya yakılan
Uzun bir lâ Nesimi türküsü.
Kürdi yeşil gözlerinde sessizlik.
Dilimin on ihsanı
Ölülerin konvoylarında asılı kalan
Mecnun ve Layla dualarında
Seyrü ölüm seferine uyananlara
Kemik beyazı ellerim
Ölüler için Meryem namazı.
Ölüleri avlayan ölüler var.
Uyan sırtında atan kalbimden Cana!
Hiçlikteölükuşlarla
Annesiz/Babasız
Hastaneüstüvirgülkesiği
Kasım/Aralık 24
Süreyya’nın cehennem gemisi, pazarda rüzgârın savurduğu naylon poşet gibiydi; her yerde ama hiçbir yere ait değil.
O an fark ettim ki bu şiir, tam da yaşamın ortasında yakalıyor insanı. Hani her şey sıradan gibi görünür ama altında dipsiz bir derinlik akar ya, işte öyle. Az ilerideki tezgahta Erol Budan çalıyor: Kendin bilirsin...
Tebrikle.
Saat 07:40 bir semt pazarında, meyveleri tezgaha dizmekle meşgulüm. Hava soğuk, az önce bir sigara yaktım. Isınmak için, durduğum yerde ayaklarımı yere vurup durdum. Pek işe yaradığı söylenemez. Ve şiiriniz...