Kemikten Kürekler...

Suretine düşmüs kısık aydınlığın denizi
Giysinde kırısıklar derinde derin izler
Eski bir gramofonda çizik plaklarSararmış yapraklar... Her anıyı ayrı ayrı sayfalar arasında kuruttuğum çiçekler...
Bazı satırların altı çizilmiş, sahibi belirsiz
Ikinci el kitap pazarında satışa sunulmuş hatıralar...
Kimin nereye gömüldüğü önemsiz
Çıkıp gökyüzüne,
Bulutlara bağdaş kurup,
Sesimi çarptırıp dağlara
Fırtınalar eşliğinde yarattığım evrene serzenisli hikayeler anlatırım
Bu benim anı yitirislerimin intikamı...
Karamsarlıgima boğulduğumda
Yağmur duasına kalkan avuçlar üzerine fiskeler savurup,
Ihtiyaç zamanı hatırladıkları tanrıya yüz çevirenler,
Bu adaletin en karmaşık hali
Masallar yok ki benim çocukluğumda
Inlemeler, boğulutlar, yüzlerde renk cümbüşü ifadeler
Masumluğuma yağan darbeler
Karartılmış odaya kitlenmiş cezalar
Şükürle isyan arasında omuzlarımdaki melekler fazla mesaide
Arafa değince başım yükseliş yerle bir
Afetlere boyun eğen sindirilmiş yaşım
Ne kadar büyürsem o kadar un ufak ediliyorum
Hak hukuk unutmuş uyku mahmuru kalp kapakçıgım
Karma karışık ormanda avladigım geyiğin başı,
Şömünede yanan korlara katılan zenginlik havası
Ruhumu bedenime dikerken iğneler etimde ince bir sızı
Önüme sunulan şaşalı görüntüler hiç biri benim seçimim değil
Görünüşüm garip
Bir gözüm korsanlarin hazinesi
Diğeri yalanın yanlısın sahiti
Omuzlarım kaskatı
Kollarım delik desik
Şırıngaya çektiğim çeyreklikle altın vuruş herşeyin sonu
Bu kağıt parçası benim sonum
Napolyon söylediği tekerlemeye pişman
Kıyamet bile kopamiyor fakirlikten
İşte bu benim gıcırdayan kapılar ardında son kitlenisim
Ve tanrının beni son unutusu
Geldim işte karşına
Yüzüme bak ve hatırla yaratılışımı
Bu seni son görüşüm
Birazdan kalan tek gözümde solucanlara yem olacak
Iyi bak bana
Söküklerimi gör, tamir et
Ya gölgemi beyazlat
Ya da tenimi karart
Nereden nereye geldiğimin önemiyok
Bir damla şarap bahşet kurumuş ciğerlerime
Sonra tek hamlede savur küllerimi göğün göğsüne, yerin dibine..,