Kendi Ölümümü Anlatmak
bir saat önce tüm müdahalelere rağmen kurtaramadılar beni; öldüm
birazdan yıkayacaklar gasilhanenin soğuk odasında beni
imam Nurullah Efendi minareden yükselen sesiyle haber edecek herkese öldüğümü
rahmetli ninemin yanıbaşında kazıyorlar iki karış kabrimi
anam ağıtlar yakıyor zazaca, babam iki kişinin kolları arasında zor duruyor
taziye yeri kuruluyor acelece,
yemekler pişiriliyor taziyeme gelecek olanlara
yıkanıp paklandım iyice
şimdi bir bez parçasına kefenleniyorum
bi kat, bi kat daha
sonra taşınacağım tahta küheylana bindiriyorlar beni
onu da cenaze arabasına
yola koyulup, köyüme gitme vakti şimdi
varıyoruz köye,
caminin önünde nice insan yüzü
araçtan çıkartıyorlar tabutu, içinde ben olan
musalla taşına bırakıyorlar ve saf saf diziliyorlar
yine bizim imam Nurullah Efendi
niyet ettim er kişinin cenaze namazını kılmaya ve kıldırtmaya deyip başlıyor namaza
sonra helellik istiyor benim adıma: hakkınızı helal ediyor musunuz?
koca bir ses: helal olsun
soruyor bir daha soruyor
helal olsun diyor herkes
yolculuk vakti mezarlığa doğru
annem feryat figan içinde
babam gücü kuvveti kalmamış bir halde
o omuzdan o omuza taşınıyorum kabrime
işte yolculuğun sonu
tabuttan çıkarıyorlar kefenleşmiş bedenimi
kabirde iki kişi,
biri baş diğeri ayak tarafımdan tutup yastığı taş, yorganı toprak olacak olan yatağıma bırakıyorlar beni
üzerimi kapatıyorlar, sanat harikası dizilmiş tahtalarla
herkes birk kürek toprakla kapatıyor dünyadaki yaşam sahnemi
Nurullah Efendi okuyor o güzel sesiyle Süre-i Yasin'i
anamdan, babamdan başkası kalmıyorum yanımda
üç günlük bir Allah rahmet eylesin, Allah sabır versin günleri
gerisi annemin durmadan yaş akıttığı gözleri
benim için ise beklemek artık mahşerde hesap verme saatlerini...
Ümit Azak