Kendimce Konuşmalar
29 no'lu peron
Günlerden sen, saat seni gösteriyor
Dışarıda o soğuk otogar yalnızlığı
İçimde dizginleyemediğim bir avuç kalabalık
Öyle çığlık çığlığa bakıyordu ki bütün gözler
Sanırım...
Sanırım yüzümde cam kırığı
Ondandı bütün acınası bakışlar
- Motor seslerinin kalabalığı arasında
Sessizliğe atlayışın en güzel intihar olması üzerine kendimce konuşmalar-
Uzayıp giden bir yoldayım
Aklımda anılar...
Bir şiire anlattığım o kavuşmayı
Şimdi yıldızlara fısıldıyorum gözlerimle
Sahi sır saklar mıydı yıldızlar...
Sorum size değil kendimeydi
Bazen kendi kendini dinlemek ister insan
Kendi tuzaklarına kendini hedef koyar
Bir varoluş ikilemi belki bütün bunlar
Belki de can sıkıntısı... tartışılır
-Rutubetli, çile mavisine çalmış bir gecenin
Belirsiz vakitlerinden birinde kendimce konuşmalar-
Bazı şeylerin ortası yoktur sanırım
Bir yara mesela
Ya gelip geçicidir içinde bir yerlerde
Ya da her yağmur yağdığında kanar...
Uyandırır içerdeki kaosu
Yol bitti galiba
Ya da biten bendim bilemiyorum...
Sen dur, sevgilim
Söyleyeceklerim bitmedi
Otogarda otobüsün kalkmasına dakikalar kala
Orda olmadığını bile bile
Etrafa seni bulma umuduyla bakınmanın
Nasıl olduğunu bilmiyorsun...
Bir kitapta yahut bir sohbette adın geçtiğinde
Gözyaşlarının yankı yaptığını
Ve içinin
ve dışının
Nasıl ağrıdığını bilmiyorsun...
Seni bir şiire işlemenin
Terzi olmayan benliğime
Ne derece zor geldiğini bilmiyorsun...
Ahh bir bilsen değişecek miydi ki durum
Mesele bilip bilmemezlik miydi
Bunu ben dahi bilmiyorum...
Şimdi gidiyorum
Kendimce konuşmaları bırakarak bir kenara
Sokak lambalarının loş aydınlığında
Çocukça yaş döke döke
İstemeyerek de olsa arkaya bakmadan
Gidiyorum betondan yapma odama
Öyle sessiz öyle mahmur... hoşçakal
Durumu öyle güzel resmediyor ki şiir. Tebrik ediyorum.