Kendime Bir Çuvaldız
sen bana kulak asma!
dengesiz ve düzen-dışı biriyim
sağım-solum belli olmaz
bir bakmışsın: gerekçesiz-ölçeksiz
alıp başımı gitmişim yaslanıp yağmurlara
her beceriksizlikte birinciyimdir
en hafif işlerde elim ayağıma dolaşır
iki yumurta kırıp omlet yapamam
(hükmen mağlûp sayıldım bütün boğuntulara)
süpürülmüş avluda yürümekten âcizim
sen beni umursama!
şiire bulaştığıma bakma sen benim
kayda değer bir izlek kurguladığım görülmüş mü
böyleyim: sökük-dökük
böyleyim: ışıksızım
allah'tan soyutlanmış enkaz altında
bugünlerin habercisiymiş meğer
o günlerde yaşadıklarım
kalbim avuçlarımda
çocuktum, ufacıktım, dolaşırdım ölüleri
uhrevî gölgesinde serviliklerin
sarsıla sarsıla
canımı sözcük sözcük didikleyen sevgili!
döşüne diken batmış bülbül müyüm ne
sürgünlüğüm sesimden anlaşılıyor
rüzgârını yüzümün atlasına yönlendir
sevilmeye sevilmeye pörsüyen avazım var
onu sevmeyi n'olursun öğren
götür beni, turgut uyar'ın "göğe bakma durağı"na
dökülsün belleğinden kardelenli duyumlar
dökülsün bana
(*): Bir Nokta, Ekim 2016, Sayı 177
Nasrettin Hoca'nın hesabı, bize damdan düşen lazım, anlaya hàlimizden... Ses o ses, tebrikler...