Kendine Gel / Kendime Not
Yürüdüğün yerlerde dünya yankılanıyorken
Boş ellerin kirletmekle meşgul gökyüzünü
Zihnine iğneler batsa da tepki yok !
Dostluğuna muhtaç sanıp kandırıyorsun kendini
Ne bir hesap ne bir beklenti yok !
Sitem dahi fazla, bırak dostluğu bir yana
Gün ermez , yol boğum boğum
Es geçtiğin her an borcun olsun bana
Ne denli bir aldanış , ne nankörce bir sığınma
“Ben içimde yaşarım” demek ! dışın bir öküzden muamma, haberin yok
Hala ısrar hala ataerkil zihniyetin
Kadın bir adım önünde yürüse
Sarsılır ezilir duruşun , erkek adamlığın!
Erkek adam bunu yapar , erkeğe bu yakışır
“Kadın kısmı, karı aklı” dilinde pelesenk
Olmucam dediğin her şeyin göbeğinde yine sen
Vakit ayıramadıklarına çöl kurak!
Ekran başında bitmeyen sonsuz durak!
Her şeyi düzelmiş gibi yaparak ,
“Miş” gibi göstermek tek çaban
İçindeki öküzü kurban eder mi hiç , hangi bayram!
Bundan sonra dikkat etmeler, sözler , vaadler
Ortada yok icraat , geçsin bakalım aylar, seneler
Yıllar sonra , korktuğun gibi ! Etrafın kalabalık ama sen bir başına!
Ömür geçmiş , pişmanlık diz boyu
Geçmişte kaçtıkların gibi olmuş
Eleştirdiklerin kadar onlara benzemiş
Sessiz ve kendine kızgın !
Ama itiraf dahi edemezsin kendine
Hata ettim çok büyük hata!
Senin için en zor cümle, en zor haykırış.
Kabullenişin mayalanmış yalana
Gözboyamalık samimiyetinin kokusu sinmiş
Olan kime oldu, kimin ömrü tükendi
Onca geçen boş zamanda
Dedim ya ! Ya şimdi ya asla!
Telafilerin zamansızlığında boğulmadan
Geç kalmış sayma kendine gel
Gel kendine!