Kentin Ağrısı
/aşka uyandır beni anne/
çoklu kavga sokaklarında dumanlar ilikledim göğsüme
bacalar sevdim kentlere bıyık altından gülen
renkli hanımannelerin yasları gibi görünümsüz
kalburüstü olur derdik ya bir Beyoğlu meyhanesi
ya köprülerden sarkan dişiliksiz kadın esenlikleri
balıklara dönüp söven kodaman İstanbul
gemiler ana ve avrat dolusu...
rakıyı akıtmayı öğretirler bu ara sokak eğitmenleri adama
bir istavrozu çıkartırken nasıl şaşılacağını piskoposa
kilise yokuşundan üstümüze karbondioksit çuvallanıyor bazen
duyuyor musun, iki fahişe parfümü gibi ağır kokuyor üst mahalleler
gazını bırakmış koca göbekli kamyoncu gibi şehrin bu yakası
hızlı ve nasıl da kolay sindiren bir yaratıktır bu, Tanrım!
sanırım sevişmeler de tıkanacak bu gece pencereler sıkıntılı
saatlerin sağı solu belli olur mu a canımdaki belirsizlik
her şeyde yarı yarıya bir vericilik ve isyan var kendine özgün
kadınlar var aklımdaki heykelin belinde düğümlenen
sayıklamanın ince bakışlı kristal cazibesi vakitsiz
şiirleri seviyor hala kırlangıçların kanadındaki doğurgan şair
diyorsun bana, ben susmaların verdiği hakkı kullanıyorum
bir papatyayı kanatmayı daha çok seviyorum insan yerine
damlardan sarkıtılan baharı tartışırken uçurtmalar
ağız dolusu inanıyorum yollar taze yaşam kokuyor
gönlümün karşı yakasında omuzlanıyorum yitiklerimi
dalgalar ses versin şimdi tornistan konuşsun üstüme
anadan üryan bir şilep konuşsun
ah Beyoğlu'nda eski bir semer vurulur da sırtıma
ben nasıl taşımam artık İstanbul'un kahrını
ya köprülerden sarkan dişiliksiz kadın esenlikleri balıklara dönüp söven kodaman İstanbul gemiler ana ve avrat dolusu...
ya da şair ziya'dan ver elini galata,
çok uzar bu hikaye,
şiir okumak güzel
sevgiyle kalın...
uyuyan bir kentin çıkmaz sokaklarıyla şiir kavgası.
tebriklerimle efendim.oldukça başarılı dizelerdi.