Keşfedemediğimiz ,Saklı Labirentler
Yorucu bir günü geçirmiş olmalıyız ki
Halkalar vardı göz altlarımızda...
Hava serin gökyüzü kurşuni...
Sonbaharın bitimine doğru bir gün olmalı
Bahçede mimoza ağacının altında oturmayalı?
Kırgın gücenik bir ifade saklanmıştı ikimizin yüzünde
Bıraksak boşlukta savrulup kaybolacaktık!
O an kırık aynalar belirdi belki de zihnimizde
Bütün anları ihtişamıyla
Yeniden yaşatmak istiyorduk...
Dokunmak, hissetmek, konuşmak
Belli ki aramızda ki engelleri kaldırabilirdi...
Birden durgunlaştın
Konuşmaya başlamadan sigaranı yaktın.
Malboro'nun ağır kokusu sindi eşarbıma...
Sonra, duru dolambaçsız sözlerini
gözlerimin içine bakarak fısıldadın!
'Geceyi seviyorum...
ilham perisi,sol elimde meşalesiyle
saklandığı yerden çıkıyor.
Daha önce duymadığım
sözleri,şiirleri yazdırıyor'..
Düşünmeden edemiyorum şu an.
Naif kurgulanmış ,kırılgan dünya mı bu yaşadığımız?
Görmüş geçirmiş bir adam aşık olduğum karşımda.
İlginç kelimeler kullanıyor konuşurken ,olsun.
Ama zihnime yazdırıyor,ezberletiyor adeta...
El ele tutuştuğumuz o ilk gün.
Kalbimin sesini duymuştum.
Onda kaybolmak istemiştim.
Zihnin labirentlerindeyim.
Gönlümce ve özgürce dolaşmalıyım.
Huzur bedenimi ustalıkla sarmış.
Çiçekli bir elbiseye dönüşmüş.
Mutluluğu keşfetmenin hazzıyla birleşmiş!
Kaderle ilgili bildiklerim anımsamaya çalışıyorum
Hayat mı öğütüyor duyguları?
Yoksa,Takdir-i ilahi hayatın bir parçası mı olduk?
Kalk git demedi iç sesim...
Aksine ,ait olduğum yer burası olmalı, hemde kıyamet gününe kadar!...