Ki
Uzanır gecenin parmakları
Sarıp sarmalar boğazımı
Ne kadar çırpınsam boş
Bir kurşun kadar ağırdı karanlık
Mavi tırnaklı yıldızlar
Gülümserdi bana birer çocuk gibi
Bir gülüş ki
Öylesine derin öylesine içten
Yanıp tutuştum o gözlerde
Bir beyaz baykuş geldi
Bir beyaz ki nur sandım
Alıp götürdü beni uzaklara
Ilık ılık eserken deniz meltemi
Ne lavanta kokulu mezarlar gördüm
Ne de sakin denizler
Bir müzik çınlanır kulaklarımda
Bir müzik ki
Öylesine acıklı öylesine karamsar
İçimdeki mumyaların çığlıklarını dahi
Duymaz oldum bu aralar
Çok korkutur beni hazan mevsimi
Gök kızıl, Yapraklar sarı
Her yerde Azrail var
Sanki vuslat zamanı
Şimdi koynundayım gecenin
Bir yorgandı kainat
Bir yorgan ki
Öylesine sıcak öylesine kalın
Sanki doğmayacak gibi güneş
Ya da uykudaydı bulutlar
Kuytu kuyularda
Ve durmadan gözyaşı döker
Sevgili ateş böceği
Mor ötesi ışıklar kapladı beni
Korkuyorum çok korkuyorum
Bir devasa hançer saplandı gönlüme
Bir hançer ki
Öylesine sivri öylesine parlak
Yatıyor ininde ormanlar kralı
Sessizim çok sessizim
Belki de bir ömür boyu
Tutsak edildim sessizliğe
Uyandı fırtına tanrısı
O ne öfkeydi gördüğüm
Bir öfke ki
Öylesine korkunç öylesine vahşi
Kalkar gözlerime inen puslu perde
Her tarafım sis her tarafım tuzak dolu
Neredeyim ben nerede
Çok başarılı tebriklerime gizli şair...
Keyifle okudum,iyi şiir...