Kıblesiz Tanrılar Çağı

acıların halayındaki yorgunluk, anaların kör sızısıydı
ve ülkem, sessiz ağıtların tutanakçısıydı

vakitsiz rüzgarlar eserdi, zaman yalayıp geçerdi pencereleri
son noktası konulmuş coğrafyalarda
rivayetler yerleşirdi saçların tellerine

hangi düş, hangi ovada unutulmuş, duyulmazdı tepelerde yankılanan sesler
hüzün yontarak delerdi gözbebeğini, yontarak ilerlerdi
ve yüklenirdi, dilsizlerin sorgulayan bakışıına

susardı akrep, susardı yelkovan saat kadranında
keskin naftalin kokusuyla, herkes kendi kaderini yaşardı
ve herkes kendi boşluğuna emanetti tahta sedirinde
ağrıyan yanları uyandırdığında yalnızlığını

sen iç geçiren anaların yarım kalmış cümlesiydin
ödünç de değildi yaşadıkların
ne hasret maviydi
ne vuslat

gelgitlerin dişlisinde
geçmiş yükünü boşaltırdı yarının eşiğine

gürültüsüyle gelirdi unutulmuşluğun yatağı
kara saçlarına belenirdi kara önlüğün
ağrırdı çantasız sırtın, kalemsiz parmakların ağrırdı
hayat, eğreti bir rozet gibi takılırdı yakana

ilk kez altı çizili sözcüklerde gördün, kapısı pencerene kapalı kentlerin adını

deve dikenleri sarmasaydı patika yolları
altı yırtık olmasaydı lastik ayakkabıların
en keskin dönemeçleri ışık hızıyla alabilirdin
belki de yapışırdın yakasına
selamsız-saygısız büyüyen uzakların

böyle kuş olup sığınmazdın mavinin soluğuna
rüyalarını taş basmazdı uykularının, kan ter içinde kalmazdın
hüzünler oymazdı yüreğini
ve adın uçurum çiçeğine çıkmazdı

gözlerin geceyle birleştiği yerde, karanlığı köpürtürdü sessizlik
sen usulca örterdin ürkekliğini
acıyan yanlarını dindirirdin

dağlar yıkılırdı
taşlar çatlardı

göğsüne sığdırdığın binlerce gurbet, çocukluğunun denizi olurdu
yelkeni olurdu kağıtlar, omuzların boğulurdu
direncin soluyamazdı nefesini
kanatların ergenliğe soyunurdu

şafağa teyellenip gelirdi, dudakları kanayan gökyüzü
tarih, sayfalar arasında kurumuş çiçekler biriktirirdi

ve düşerdi ıssız dağlara, kıblesiz tanrıların ilahi töreni

ilk kez o gün kanadı yaraların
ve ilk kez o gün öğrendin

kefeni geniş olurmuş isimsiz mezarların

18 Kasım 2009 76 şiiri var.
Yorumlar (4)
  • 15 yıl önce

    **hasret maviydi ...ısımsız kefensız mezari da uzun umuda iz biraktıkları da sonsuz😭 yüzyıllar geçsede arkadında düşündükleri çok olur düşündürdükleri bırde böyle tarıh varoluşları sayıklar😭 harika dizeler👧 yüreğine kalemıne sağlık sevgilerimle👧 büyük mavi 👍büyük umut...👍

  • 15 yıl önce

    Tutanak olduğuna göre,söylediklerini/yazdıklarını belgeliyor şair.

    Bazı rivayetlere değinse de çoğu gerçek: "Sessiz ağıtlar,dilsizlerin sorgulayan bakışları,anaların yarım kalmış cümleleri,ağrıyan sırtlar/parmaklar,hayatın eğreti bir rozet gibi takılması,dikenli patikalar,yırtık lastik ayakkabılar ve dahası..."

    Duyarlı bakışı,duygulu anlatımı,can alıcı vurgulamaları, usta şairin yüreğindeki acıları diline taşıdığında, şiirin şerbeti oluyor.

    Yürekten kutluyorum.

  • 15 yıl önce

    Şöyle bir söz var bildiğim her an'a, her hisse uyan;

    "herkes evreninde gelincik tarlası"

    güzeldi... tebrik ederim...

  • 15 yıl önce

    "'acıların halayındaki yorgunluk, anaların kör sızısıydı ve ülkem, sessiz ağıtların tutanakçısıydı''

    Çok doğru bir söz😡

    Güzel bir şiir Müsade,

    Kutlarım...👍