Kibrit Çöpünden Mevsimler
Bilir misin,kaç cümleyi astım bu cümlelere başlamadan önce?
Kaç müsfette eskittim?
Her birini buruşturup atarken,
En az kaçını kendime benzettim?
Bilir misin,kaç gün sustum gidişinin ardından?
Kaç fiske yedim yastığımızdan?
Her başımı yastığa koyduğumda,
Bir gecede en az kaç asır hazmettim?
Ne bilirsin!
Benim ceplerimde istediklerinden yoktu...
Ne bilirdim,
Ceplerimde istiflediğim masumiyetler sana göre oktu...
Canlı canlı öldürdün hepsini;
Cesetlerim henüz toprağa varmadan koktu...
Doğum sancılarını kordonuna iliştirmiş bebekler,
Senin yüzünden Dünyaya gelmekten korktu!
Senin yüzünden...
İşte her şey bundan.
Yüzünden...
Ne bilirdim aynaların ardındaki siyah kısmı.
Annem yalnız öz sütüyle beslemişti beni.
Ne bilirdim tüm masumiyetimin yüzünle yüzüleceğini...
Belki şimdi,
Eriyip bitmek üzere olan kibritlere Güneş diyeceğim.
Üzerime dört mevsimi yükleyip,
Bir yakımlık kibritlerin etrafında dönceğim.
Kime ne!
En azından Güneşimi ben yakıp,ben söndüreceğim...