Kim Bilir Sevgili
kaçıncı basamağıdır,bu şiirlerin
yahut ne kadar eskimiştir, mürekkebim
kaçıncı vaktin soluğunda ki çaresizliği
katmış önüme çıkıyorumdur kim bilir
sevda rengi tırabzanların sesi
ne kadar tutar ellerimden de
adım alırım kadim bir öykü olmuş meşkine
kim bilir, belki çöker kalırım bir yerde
ne de olsa şiir değil şairim sevgili
satırlar baki
kalemimse fani
elbet bir göç mevsimi yolculuğa ismim eklenecek
ve basamakların ruhu yetimleşecek
ne hazindir ki ancak o gün
sen veda kelimesinin hüznüne erişeceksin
ve gözyaşının manasına mürekkep sürüp
yokluğundan doğma yokluğuma
mananın dehlizlerine inerek
en katran karasına kederim diyeceksin
kim bilir belki bu sayede beni seveceksin
ölüm olsa da umut bitmiyor işte
sevebilme ihtimalin
yaşamı dizginleyip toprağa bile
sevdadandır diyerek çıkarıyor
kim biliyor ki bu zirve ölüm derken
ölümün sana aşk doğurma ihtimalinin
bu mürekkebin yazgısı
ve şairin kalan tek hayali olduğunu
sen dahi bilmiyorsan
kim bilir ki sevgili...