Kırık Öykü
bir tılsımın ana ocağında
kanayan yerdir yüzüm
tüm yüzsüzlüklerin
ve bütün acıların aynasıdır artık gözlerim
bil ki ne gövdemin ışığı kaldı
ne de yansıma
söyle; şimdi
ne kaldı geriye ruhumun gökyüzünden
ömür bitti, yazgımızın durduğu yerde
kaç gün sonra limanlara vurur hasretin damağındaki tat
ve kaç fırtına dindirir içimde birikenleri
ki
nereye gidersem gideyim
peşimden gelmeyecek mi içimde ki gölgen?
artık;
ne yüreğimde kanayan yarasını durdurabilirim
ne içimde ağlayan kız çocuğunu susturabilirim
vurgun yedim sana bakan yanımdan
işte
bir yenilgiyi kabullenişin hikayesidir bu
yüreğime kılıç yarası gibi işledi o son cümlelerin
her gidişine virgül atmaktan tükendi mürekkebim
şimdi içimde ölümlü cümleler cinnet geçiriyor
önce;
cinayete kurban edeceğim kelimelerimi
sonra mahkum edeceğim gözlerimi karanlıklara
geceler dahi kuşattı damağımdaki nemi
gri bir hüzün bıraktın avuçlarıma
senden bana kalan yarım yamalak
kırık bir öykünün nakaratında
sustum..
suskunluğum
ruhumun uzak diyarlara gidişi değil,
sana olan sevdamın ağıt aryasıdır.
son b/ölüm
hadi şimdi göm beni
sendeki yanımın çiçekli mezarlarına
"her gidişine virgül atmaktan tükendi mürekkebim"
... budur.
..serzenişleri karışmıştı sözcüklerine kayıttaydı kırık plağı dinleyenine birazda hınç alır gibiydi mısraları finaliyle çok güzel bir ''kırık öykü''ydü şiir teşekkürler tebrikler...