Kırılan Sesler
kentin darlığında
gölgelerin çarmıhına serilen çığlığında
...
tarihler koptu
çürüdü üşüyen mevsim
kısa değil uzun bir dumanla yandı karanlığın irkilen gözleri
dün evlerine sığmayan kıyamette devinirken gök
Ay küstü bize
savruldu toz
kül karıştı tenime
düşlerin sağır kuşlar doğurduğu sulardan
uğultu dağıyla geçiyorum
kırılan seslerin
büyüyen saçaklarında sevda
dilsiz yağmurun bahar nefesiyle sus
bundandı geceler
savuştu siyah ırmakların
hasret rüzgarları..
buruşan sözcüklerin boşluğu üşüten rengi
asılı kaldı günler
usul usul azaldı yüzler
bulut kıran sancının göğsünde
gittim uzağa/
uzaklara doldu intihar tükenişler
terledi nice yollar
uçurum eşiğiyle kendime döndüm
-unuttum ne içindi dalgınlığım -
sağanak yalnızlığın sofrasıyla dağıttım saçlarımı
avuçlarımda aşınan kuşlar
...