Kırkıncı Harami
durgun bir sudur hep uyur
dağ yolcusunun gözlerinde öfke
simli gökyüzü şimdi sırlı ayna
bakınca şehre parçalanıyorum
deniz kabukları mı döktün
bastıkça kırılan kırıldıkça dağılan
dağıldıkça çoğalan yollarıma
sirkeli ekmek tadında aşk
kaçakçı sırtı yığınla gülücük
eski dost yeniden büyük düşman
öpücük tadında yılan dilli mazi
öç kokuyor kime açsam kucağımı
anca gül kurutuyor anılarda defter
bir Allah’ın kulu da yazmıyor
‘’ dolunayda gölgenizden sakının
içinizde sayıklayanlar varsa ‘’
ihbar mevsimidir kış üşüyen söyler
infaz memuru düş gelir yakalar
deniz göz çukurunda ıslak uçurum
boğulur katiller anneler gün doğurur
mazlum gibi gözükse de meşhur yar
çoğu zaman kalemin şakisidir
ben ise kendi hayatımın sakisiyim
her çağ darmadağın olana kadar
Gölgesini gece diye hayata düşüren ışığın cezası, gölgeyi doğuran düşleri parçalayan. Döne döne bir sarhoşluk gibi geride kalan. Kutlarım kaleminizi, sevgiyle.