Kırlangıç Göçleri

Karmaşık düşlerin yargılanması
Bir sonraki celseye kalmışken
Tutuklu ellerim
Özgür düşler çiziyordu
Yüreğimin duvarlarına

Ve işporta tezgâhından
Aldığım acemi kız
Her görüş gününde
Senden sonra
İçmeyi bıraktığım
Sigarayla, temiz nefesler
Getiriyordu
Kırlardan

Islak ellerimle,
Yüzünden çaldığım kir kokusu
Şimdi tavandan sarkan
Köhne bir lambanın ışığında
Can veriyor,
Saksıda ki solgun sancılı sarmaşığa

Oysa öylemiydi
Daha dün
Kırık tezeneyle söylerdim
Islak türkülerimi
Ellerim titrerdi, sen gülerdin
Şiire dönerdi
Her türkü, bakışlarında

Suç işlerdik
Sevda çalarken
Sessizce

İnce hesaplara girmeden
Sonunu düşünmeden
Ve asla ihanet etmeden
Yangını beyaza bulanan aşk duygusuna

Boncuktan kuş yapıp
Asmakla
Acısı hafiflemiyor
Yüreğimin
Güneş küskünü
Tuz kokulu
Ve...
Dünü görmekten aciz gözlerimde ki
Sessiz bakışlarımın
Asi sızıları

Şimdi
İhtiyar hislerimle
Taşıdığım bu beden
Bir çocuğun düştüğünde
Kanayan yarasına ağlaması
Ve gülmesi kadar
Özgür olabilirse
Kazandığı misketleri
Cebine doldururken ki sevincinde

Ele vereceğim seni
İhbar mektuplarının
Mum kokulu mührünün altında

Yele savuracağım saçlarını
Kırık diplerinde
Saçkıran çiçekleri açsın diye

Ve suya bırakacağım gözlerini
Esir bakışlarının Nemrut büyüsü
Bozulsun
Bozulsun diye kılıksız eylemlerinin
Ruhumda ki sonbahar günleri

Sen öleceksin bulutların pamuksu teninde
Siluetin haram kılınacak göğe
Ve acısının bayram arifesine uyanan ben
Senden sonra
Her gün
Bu mahpus damının düşünde
Bir çizgi atacağım
Kırlangıç göçlerine

Niye herkes gibi gidemeyişin
Yaşarken çaldığın ruhlardan mı?
Bu bekleyişin
Kim bilir?
Kim bilir hangi bedduaya
Ve
Bir annenin kutsallığından uzak
Aynaya düşen gölgesine
Gülüyorsun şimdi
Ölü yüzün gözleriyle
Sessizce