Kırmızı Oda
Kaçak sevdasın şimdi mülteci bir yürekte.
Bir fahişenin dudaklarındaki ihanet kadar saklı,
Bir serçenin ağlayışı kadar ölümcül.
Kanıma karışan virüs gibi damarlarımdayken
A rh + in hiç bir hükmü yok,
Bu yüzden;
Kalpte ''sen'' oranı çok...
Gözbebeklerime tüm ihtişamıyla oturmuş kara gözlerinin
Ebedi kölesi şimdi yüreğim...
Sahil boyu sevdalar karşılar şimdi beni rıhtımlarda
Martıların kanatları değer bir bir ruzgarda
uçuşan saçlarıma,
İşte o anda;
Ellerin düşer aklıma,
Parmakların kenetlenir aklı firarıma
Sakıncalı düşlerim hapistir
Şimdi;
Bu kırmızı odada...
Ergen bir çoçuğun mahçup bakışlarındasın şimdi
Titrek,ürkek ve istekli
Adam boyu korkuları her halinden belli...
Herşeye rağmen;
Bu yüreğe bir ''sen'' gerekli
Şafak ay çağırırken karınlığına biz yüreğimizin kanayan yerlerine şiirler asmayı severiz. Albenisi eşsizdir sevdanın. Göklerden yağmur diler, yumarız gözümüzü aşka. Soluğumuz nemli sabahlar gibidir, dudaklarımıza öfkeyi çağırmadan. Bir çıngı gibi kızılcık dallardan düşer yaşanmışlık. Kuru kasırgalarda her şafak yeniden üşür, yeniden aşka yürürüz... Tebriklerimle...