Kırmızı Sandal
-1-
ölüm
geride kalanları bir bir aklından silmektir
sabah ve akşamın kızıllığında
kürekle çekilen kayıkların bıraktığı iz misali
yanıp yanıp
rengini belli etmemektir
etmemektir ki
düşüşünü sabırsız bir mutlulukla bekleyen gözlere
ve ezberden kazıdıkları beyinlere mahsus kötü planlara
fırsat vermemektir
böyledir ölüm
-2-
veda metoforunun
bilinen mitolojilerinde
ve rüzgarın estikçe yüzüme vurmasıyla
avuçlarıma saçlarının kokusunu yaymasıyla
lacivert gökyüzünü bırakıp kenara
kulağıma ritmik ayrılık sesleri fısıldar yıldız
sen sevgilere inansan da
inanmasan da
bu edalar aynı topluluğa işittirirler hislerini
buna engel olacak da kimse olmaz
buna sebep olacak da birçok kimse bulunur
inanıyorum
ki çok inanıyorum
çatıdan attıkça kurduğum cümleleri
yerlerde bir kitap oluşacak
sen okudukça hatırına beni getireceksin
işaretleri
teker teker yüreğine sır edecek
açıklanması imkansız gizliliklerde kendini bulup
yeniden haykıracaksın
inanıyorum hem de tüm kalpten
-3-
ve yine ölüm
vurur sobelenmemiş bedenimi
az biraz kendini belli ederekten
sinsice gelir siyah beyaz umutlarımın yanına
eşsiz müzikal eşliğinde
alır ruhumu gider
ve yine ben
seni sevdiğimi söyleyemeden
bin pişman kalırım ortalıkta
sadece
kaldırımlar
gezegenlere haykırır sesimi soluğumu
manzara hiç olmadığı kadar yoğun buğu ile kaplanır
önünü göremez bu ölüm metoforu
göremez de alamaz belki ruhumu
ama ben hiç sanmıyorum
ellerim, ayaklarım buz gibi şimdi
çok soğuk hayat
kayboluş başlıyor
özlem artıyor
şimdilerde geride kalan gözler
yaşla buluşuyor
kırmızı sandal
götürüyor beni
çıkaramıyorum dilimden son hecemi...
11.06.13