Kırmızı Veladet Haziran...

Yine tan ağarıyor
Pekmez damıtılmış özlemler
Ahvale perçem tarıyor...







Kuşanmak ıstırabı ipeksi dokunuşla
İnceden ağrı gam kıyısı
Kelimeler hafiye dizelere...








Cemali ak güvercin!
Camekanda masumane bakınan
Kanadına hızmaları takınan...
Uç hadi gökyüzü gözlerince...





Ah... Kaş ortasında yazgı sızlanmaları
Tel tel sükûnet dikenli bahçe
Gözlere yansıması tenli
Tenhasında ıslak seherin kavgam
Can, yürek daraltıyorum iki kanat arası...





Sabah ezanlarında uykusuz avuçlar
Gün dolusu dualara meyilli
Dudak arasında kurşuni kelam
Umur mu yaşamazken vurulmak...





Bir incecik gazel ışıması bu
Ak elde hançer payidar
Kıyamet sulh değilse
Yaşamda sızı neden?






Had getirmek yüreğe
Zulümün son faslı
Yaşarken ölüm gibi...
Nü kalmış sevgi...






Yaz gününde buz kırağı kirpik ucunda damla
Adımlar arası yalpalayan düşünceler
Düş çizgisindede ince gazel valsi
Dokundukça tenlere gayri ıstırap vaki...





Okunur sarhoş vakti ezgiler
Nüansında ünlemli ezgiler,
Sedalarda selam ahuzar...
Kınalıdır serzenişlerin parmakları
Çığlıkların bariz uyanışında
Kırmızı veladet dökümünde gün avuçlara
Tabiri, acı hülyanın sürüklediği vakit lerde
Üstü açık kalmış yasaklar...
Durmadan kabartıyor sol melek günah sayfalarını...
Soğuk teninde güneşin ısınmaya çalışmak
Sıcak kokusunu duymak gibi haykırışların...







Öz'de gül duruşu baki
Öz'den gelen sebeple
Serin gölgesinde yeşilin
Dökülüyor ateş rengi serap özenle...
Kıyameti göz görmez
Yürek cana düşmansa, sızına adalet sayarsın
İnatla inanç mumları yakarsın
Yarına ezberlenmiş sızı incitmez düşleri
İncitmez köhne takvimlerden haziran
Kırılmış onca dal arşınlarken hüzün sayfalarını,



Sen benimle kal


Benimle yan

Haziran...