Kırparak Gözlerini Gönlüme
Gölgelerden doğdu bir güneş
Kim sarıldıysa sarmaşıklara
Gerildiler aramıza
Veya damarlarıma tutunmuşlar serpilecekken
Biçimsiz bir tarumar başlamışken serenatların ortasında
Kekremsi tatları tattırıyorsun
Ve dumana boğuluyor dumansız hava sahalarında ciğerlerim
Gözlerim gözlüksüz firarlarda şirin mi şirin
Dudaklarımdan ballar akıyor doldurmaya kıyamazsın
Çillerim serpilmiş, mübarek tohumlar
His mi yok gibi
Hisse mi belki düşer
Gökten üç tanesi de sana
Bize yine eşeği
Saman çöpüne bile razıyız ama
Nedense sitem filizli bir cellattı mahkelerde
Gerçi mahkeme olsaydı infaz olmazdı belki
Süründürülürdüm, sürüngen misali
Sefiller diyarında uyumaya mahkum
Malayani, miskin ve biraz da çapak serperek
Gönül ülkesini bulutlara teslim ederek
Ama yağmursuz çığlıklara teslim
Seli yaşayarak
Dibe doğru...
Kusursuz değilsin
Ama kimyandır kimyasal çözülmelere alışıksın
Zaman belki yemin ederek açacak kucaklarını
Kılıçlar en prangalı mahkumlara salacak dişlerini
Huzur mu ?
O yok işte
Keilmelerin kilimleştiği
Killerin milleştiği bir toprak serili ruhumun öbeğine
Acı yetişir her dem göbeğine
Düğmelenir diplerine
İliklenir sonra
Musalla pak kılınır hücrelerime
Her an zeytin yeşili gözleriyle
Yeni bir çocuğu doğurur hülyalarım
Biraz boynu bükük, biraz çatık kaşlı
Ama nedendir sırtı dönük
Yaşam mı küstürdü seni ne...
Umarım üzülme diyecek el dokunacaktır bir gün
Ya da neyse
dokunmasalar da yüreğine sözleriyle
Öyle ve işte
Boşver yenilmişliğine
Bir taç olsun
Kral sensin nasılsa
Küskün hayallerinde...