Kızıl Bayram
görünmeyen savcılar görünen savcılardan daha adildir, görünmeyeni gördükleri için
--kim koydu cesetleri içine
kımıldadıkca ko(r)kuyorsun
kapıdan kovsam bacadan giriyorlar
rengarenk gördüğüm silüetler
dün gece
kırmızı
bu gece
mavi
çocukluğumda bellettiler is siyahtı oysa
gözlerim kamaşıyor
gözkapaklarım ürküyor baykuş var altlarında
güvercin kostümüyle sırıtıyor
---gördüğü hayali gerçek sanan zavallı, açsan gözlerini kaybolacak tek tek
ölüler konuşmazdı hani
ezber bozuyor hafızam
gülüyor yarım ağzıyla biri
birinin sesinde acılı sitem
yalvarıyor öteki , mahçup
bir elime dünyayı
bir elime ukbayı yüklemişler
kanatsız kuşa öykünüyor çırpınışlar
üstüste yığılmış moloz yığını
en alttaki peygamber çiçeği
güzel yüzüne sürülen aşk onunda altında
silkinse atar (mı)üstündeki cesetleri
ihanete çanak tutan elleriyle gömse
hangi toprağa
yıllarım var avuçlarına saplanacak
yıllar ki kınsız kılıç
kılıçsız kın
parmaklarımı yalayan
yağmur yağmıyor ileniyor
kolluk kuvvetleri sarmış dört yanı
bir kızıl bayram
en derin yerinde şehrin
en mahrem köşesinde
---ayaklarının altından cenneti çekip, cehennemi seriyorlar, itiraf et
sesime utancın mahçupluğu pusu kurmuş
bağırdıkça tatlı uykuları bölünüyor
sırça saray cariyelerinin
itirafımı duyun eyy ehli namus gardiyanlar
ben koydum cesetleri içime
yaklaşmayın ko(r)karsınız
---severek öldürenlere katil denmez , altın sırmalarla yazılır beratın, eğil ve teslim ol