Kızıl Sessizlik
yavaşça olgunlaşan kızıl
yavaşça olgunlaşan ruhum
gölgem alaca üzüm bahçesi
ufukta kıvılcımlanan mabettim
yerli bir harman esen poyraz
cennet bahçesinden düşen elma
melodilerin dövdüğü kulaklarım
soğuk aldım betonarme kulelerde
belki pencereye çok yakın uyudum
yeterince gördüm yeterince yaşadım
yaşlanıp yaşlanmadığımı sorgulamadan
belki bilmeden yaşlanıp yaşlanmadığımı
öğrendim okudum sevdim nefret ettim
gördüm karanlıkta bile renk değiştirenleri
hiç kimse söylemedi hiç kimse susmadı
kah tanrı azarladı kah tanrılar azarladı
zamanım vardı yavaşça yaşlanmaya
kendi ruhumda ıssızca mayalanmaya
ruhumun zamanı vardı mayhoşlaşmaya
zaman vardı bu yüzden olgunlaşamadım
hala biraz despot ve çokça isyankarım
korkarım zamanla ölümsüzleşeceğim
ne diyeceğim son mehtap düşünüce
kıyamet gününde azrail geldiğinde
ve kimsin sen diye sorduğunda...
Silenzio Rosso, 01/02/2018
Suskun//