Kızılcık Eğreltileri
devleşiyor sancılar yükseliyor maviliklerin
körfezde kaybolan suretine
yeşil topukların dallarda delinen gizlerinden
acemkâr suskular akıyor yüreğimin vav dillerine...
ve sen kanattığın gün ağızlarından
bir daha sus diyorsun sevgili
sus!
duvarlarda bitmeyen yüzleşmelerin çığlıkları
kan çanağına tüküren gurubun jilet yutan soluğu
tenimde parmakları yakamozların
kıpırtısında kirpiklerinin ciğerlerime batan mızrapları
sığınıp gölgesine cesedimin avuttuğun
düş kırıklıkları
kokusunu bilmediğin yüzünü görmediğin canda
üzerine asit kustuğun goncalar
yerle yeksan hayaller
kapandı aralığı aşk kemiğinin
denize saçılan harelerinden dağıldı menevişleri yarınların
gelincik kanatları kesik kesik nöbetlerinde şimdi
inip kalkan göğsümün
piç sanrılarında karanlığın
dokularımı kazıyan tırnakları Lilith'in
plasentasız sabahlarımın hiç dinmeyen düşüğü
kınından çekilmiş iç çekilerimin
başına çuval geçirilen çocuğu
gözleri henüz açılmış umutlarıma üşüşen
karınca kolonisi
''sevmek için salağa mı yatmalıydı insan
yoksa aklı mı devşirmeliydi ruhtan'' !bilemedim
lakin aşk iki kişilik değilmiş
iki kişi olunca meğer! Tuş oluyormuş sevdalar
bıraktım hepsini herşeyi
kızılcık eğreltilerinde kızarmaya hepten seni
azadettim
et yanığı cızıltılarda var yanabildiğince yan
yalanlarda yalanlarında sek!
beni izlerinde bırak!
susadıkça durağında nasılsa!
sende, sildiklerine kanacaksın...
Şiirde sitem veya ah varsa zaten Aşk olmuyor.Aşığın HAL'ı bu diyor Şair. Ne de Kutsaldır, o HAL. Şiirin duygusu evrenin merkezine yani insan kalbine hemen ulaşıyor. Yürekten kutlarım sizi. Sağlıcakla kalın.